28 Ocak 2008 Pazartesi

Pazartesi Notları #12

  • Bir başka Pazartesi Notları'na daha hoşgeldiniz.
  • Ben küçüktüm. Yanılmıyorsam TRT ekranlarındaydı... Bir Başka Gece adlı bir program vardı. Saturday Night Live'ın Türkiye şubesi gibiydi ama ben çok severdim o programı.
  • Sonra bir Olacak O Kadar'ı çok severdim ben. Sarhoş tiplemesiyle yerlere yatarken, nedenini bilemediğim bir şekilde Küçük Hüsamettin'in hikâyesiyle yorganın altına girerdim. Kemancı korkuturdu beni.
  • Antalya Işıklar'da, Cender Otel'e gelmeden, Cafem isimli bir mekan var. Akşamları süper eğlence oluyor. Antalya'da yaşıyorsanız ya da yolunuz bir gün düşerse bu güzelim kente deneyin lütfen.
  • Dünyada her yıl eğitime harcanan para 80 milyar dolar iken, silaha ayrılan para 1 trilyon doları buluyormuş. Çok çalışmamız gerekiyor, çok.
  • Erzurum'da bir camide namaz sırasında cemaatten biri kalp krizi geçirmiş. İşin ilginç yanı kimse namazını bölüp de adama yardım etmemiş. Adamın sonunu siz tahmin ededurun, ben bu Müslümanların yukarıda vereceği hesabı düşünüyorum. Şimdi bunlar çıkıp da "Kadere karışılmaz" demesin bana.
  • Hafta içinde blogumu takip edenlerden birine sert çıktığım düşünülmüş. Takipçim bana mail yoluyla ulaştı. Yanlış anlaşılmalar giderildi. Mutluyum, gururluyum. Ben iyi bir insanım sevgili blog!
  • Doğa Rutkay hanımefendi Atatürk'ü anımsamak istediğinde babasına bakıyormuş ki bu onun için yeterliymiş. Aferin ona!
  • Unidentified Flying Objects... Türkçesi; Tanımlanamayan Uçan Nesneler... Ben bunlardan birini gördüm sanırım bu gece... Hayırlısı. Bir gece ansızın kaçırılabilirim.
  • Uzaylılardan bahsetmişken. Mars'ta uyduruk bir canlının resmi yayınlandı geçtiğimiz hafta. İşin garibi zavallının bizden farkı yok. Ne uzaylısı, basbayağı insan yahu o. Ortaya bir şey atıyorsunuz, bari şeklini değiştirin.
  • Bazı akıllılara uyup bir gece önceden kurduğum çalar saati yatağımın 10 metre uzağına koydum. Sabah pek hoş şeyler olmadı. Denemeyin derim.
  • Babam ve Oğlum'u ısrarla izlememe taraftarıydım. Çok çok yakın bir arkadaşım da uzun zamandır baskı yapıyordu izlemem için. Beni gözyaşına boğacak filmlere iki kere düşünüp de yanaşırım. Yalnız geçtiğimiz cumartesi günü arkadaşıma teslim oldum. Olmazdım aslında ama çocuğa hep kendi istediğim filmleri izletiyor olmam sonunda onun da canına tak ettirdi. Kendimi sıkmama rağmen birkaç damla gözyaşı döktüm, evet.
  • Akşamları genelde sıkıca giyindikten sonra bisikletimi alıp 1,5-2 saat dolanırım. İçeceğimi ve çikolatamı eksik etmem. Geçenlerde markasını hatırlayamadığım bir çikolataya rastladım. Bir çikolata için bu kadar fındık fazlaydı. Ancak pozitif yönden fazlaydı tabii.
  • Kısa olsun bu hafta. Görüşmek dileğimle...

Hiç yorum yok: