Haluk Levent ile tanışıklığım uzun yıllara dayanır. Tanışıklık derken yüz yüze bir tanımadan bahsetmiyorum. Kuzenlerimin sayısı çoktur. Bir tanesi ile aramızdaki yaş farkı 1 aydan azdır. Kendisi ile deyim yerindeyse kardeş gibi büyümüşüzdür. Zaman zaman tartışmalarımız da olmuştur tabii. O tartışmalardan biri uzun müddet dargınlık ile sonuçlanmıştır. Kendisi ile 2,5 yıldır muhabbetimiz yoktur.
Bunları belirttim çünkü konuyu buraya bağlayacağım. Ortaokul yıllarımda kuzenimin yanına gittiğimde odasındaki minik teypte sadece bir adamın şarkıları çalardı. Odanın duvarlarını futbolcu posterleri yerine sadece tek bir müzisyenin fotoğrafları süslerdi. Nedenini uzun süre anlayamadım. Haluk Levent isimli rock müzik sanatçısının bu denli hayranı olunması bana pek garip geliyordu o vakitler. Sonrası da tahmin edilebileceği gibi benim de bu adamı dinlemeye başlamama dek uzanmıştır.
O zamanlar Anadolu rock müziğin hakkını sonuna dek verirdi Haluk Levent. Belki de beni kendisini dinlemeye iten, hatta kuzenimden bile daha büyük bir hayranı yapan da buydu. Bir zamanlar yürürken müzik dinleyebilmenin tek yolu olan walkmanleri tercih ederken kendisinden başkasını dinleyemediğimi hatırlarım.
Zamanı geride bıraktıkça kendisi yola çıktığında beraberinde getirdiği tarzından giderek uzaklaşmaya başladı. Her ne kadar yeni eserleri de tatlı tuzlu olsa da eski havayı yakalamak mümkün değil. Son birkaç albümünde hayal kırıklığı yaşadığımı hatırlıyorum. Bir sonraki albümde daha iyisini bekliyorum.
Böyle de gereksiz bir yazı oldu işte bu.
Avrupa’nın geleceği belirsizleşiyor
-
Avrupa Birliği entegrasyonu sürecini taşıyan *“Fransa-Almanya motoru”*,
fena halde tekliyor. Bu iki ülke büyük ekonomik siyasi zorluklarla, aslında
...
3 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder