Birçok insan için savaş filmi deyince akan sular durur. Birkaç gün önceden televizyon kanalları yayınlayacakları filmin tanıtımlarını reklam aralarına sıkıştırırlar. Bunu gören izleyici hemen gaza gelir ve "Lan hemen hazırlanmalıyım bu güne, bizim çocukları da çağırırsam süper olur!" gibisinden bir monolog yaşar. Sonuç bellidir. O akşam evde bira, cips, çerez gibi bilimum ihtiyaçtan oluşan zula hazırdır. Sonra gelsin filmdir. Neyse, abartmayalım. Aksi takdirde çıkamayacağım işin içinden.
Daha önceki yazılarımda da mutlaka değinmişimdir. Hollywood'un değişmez malzemesidir savaş filmleri. Bütün senaryolar tükenir ama savaş filmleri için daima yeteri kadar senaryo mevcuttur. Bunların başını Vietnam ve Dünya Savaşları çeker. En olmadık anlarda uydurmasyon yetişir imdatlarına. Görüldüğü üzere malzeme çoktur. Dert etmeye de gerek yoktur. Böyle yazdığıma da bakmayın. Ben izlemiyor muyum? Kralını izliyorum. Beğenmiyor muyuz? Kaliteli bulduklarımızı elbette beğeniyoruz. Saving Private Ryan, Full Metal Jacket, Braveheart kötü filmler miydi? Bence değildi. Şimdi bahsedeceğim film de kötü bir film değil. Hem de hiç değil!
1979 yapımı Apocalypse Now'da da Vietnam Savaşı işlenmiştir mesela. Ancak öyle savaş filmlerinin genelinde olduğu gibi işlenen savaşı bütünüyle ele almaz bu film. Tek bir cephe desem... I ıh, o da değil. Kıyamet'te 5-6 askerin Vietnam'daki bir görevine tanıklık ediyoruz. Filmin başından sonuna dek etrafta kıyamet koparken biz bu bir grup askerin hikayesine tanıklık ediyoruz. Şöyle açıklayayım daha manidar olur belki... Şimdi efendim Vietnam'ı Milky Way olarak düşünelim. Yani bizim galaksimiz. Hem ben neden İngilizce yazdım ki onu? Samanyolu işte ya! Uğruna şarkılar yazılan hani... Neyse, sapmalayalım. Heh, ne demiştik! Vietnam'ı galaksimiz gibi düşünelim. Galaksinin ortasında kalan bu bir grup askeri de güneş sistemi sayalım. Bak şimdi, neler diyorum ben! İşin içine matematik de katıp bu askerlerden bir tanesini çıkaralım. Bu bizim güneşimiz olsun. Kalanlar da güneşin etrafında dönen gezegenler olsun. Anladınız umarım. Çok güzel anlattım çünkü. Aferin bana!
Yüzbaşı Willard, savaştan son derece yorulmuştur. Tek düşüncesi bir an önce ülkesine dönmektir, diğer askerler gibi. Ancak savaşın sonunu tayin etmek elbette ki kendisinin elinde değildir. Bir sabah kapısı çalınır. İçeriye giren iki astı generallerin kendisi ile görüşmek istediklerini Willard'a bildirirler. Willard söylene söylene generallerin yanına gittiğinde kendisine yeni ve gizli bir görev verileceğini de anlar. Sadece çok zorlu olmamasını ummaktadır. Ancak adamlar kolay bir görev verecek olsalar film olmazdı zaten, çok zekiyim. Görevi doğrultusunda Vietnam'da Amerikan ordusuna başkaldıran ve son derece acımasız yöntemlerle bir orman kabilesini yöneten Albay Walter Kurtz'ü bulup öldürmek zorundadır. Yanına aldığı bir grup askerle uzun ve zorlu bir yolculuğa başlar. Ancak yolculuk sırasında Vietnam'a kendileriyle aynı amaç için gelmiş olan Kurtz'ün bir anda saf değiştirmiş olmasının nedenini merak eder. Kurtz'ün geçmişini öğrenmek adına elde ettiği bilgiler yolculuk boyunca kafasındaki soru işaretlerini de artırır.
Apocalypse Now, The Godfather ile ünlenen Francis Ford Cappola'nın bu filmden sonra en çok ses getiren yapımıdır. Film aynı zamanda yazar Joseph Conrad'ın Heart of Darkness isimli romanın sinema uyarlamasıdır. Film tüm bunların yanında tam anlamıyla bir yıldızlar geçididir. Öyle ki bu yıldızlar saymakla bitecek gibi değildir. Başlangıçta çizdiğim galaksinin yıldızlarıdır bunlar. Peki kimler mi? Mesela bir Marlon Brando, mesela bir Martin Sheen, mesela bir Robert Duvall. Bu isimlerle kalmıyor tabii ki. Çoğumuzun Matrix üçlemesinden Morpheus olarak tanıdığı Lawrence Fishburne de bu filmin oyuncu kadrosunda. 18 yaşında bir Fishburne görmek isteyebilirsiniz belki. Sonra yine sinemanın tanınmış isimlerinden Harrison Ford da bu filmin oyuncu kadrosunu süsleyenlerden. Genç bir Fishburne'ün yanında genç bir Ford da veriyorlar bu filmi izleyene, haberiniz olsun. Bitmedi! Hollywood'un Erol Taş'ı Dennis Hopper da filmde sahne alan ünlü isimlerden.
Savaşın acımasızlığını yansıtan filmler arasında farklı bir tat denemek isterseniz eğer hazır geçtiğimiz günlerde çok şık bir DVD versiyonu da çıkmışken edinin bu filmi. "Daha önce izledim ben" diyorsanız yine de alın. Çünkü muhtemelen daha önce izlediğiniz versiyon 150 dakika sürmüştür. DVD versiyonunda bu süre çıkarılmış sahnelerin de eklenmesiyle 50 dakika daha uzamış durumda. Benden söylemesi.
Trump! Nasıl yani? (2)
-
Pazartesi günü, *Trump*’ın açık farkla (oy sayımı ilerledikçe açık farkla
olmadığını görüyoruz) kazanmasına yol açan dinamikleri tartışmıştım. Bugün *“Tru...
12 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder