8 Eylül 2007 Cumartesi

Kaybolmaya Devam


Amerikan dizilerini adamakıllı takip etmeye 24 ile başladım. Amerikalı Polat Alemdar Jack Bauer'in maceraları iyiden iyiye sarmıştı beni. Yerine dizi izleyebileceğimi sanmıyordum, yani o derece. Sonra geçen yaz elime bir dergi geçti. Kapağında da Lost diye bir diziden resimler vardı ve altına da eklenmişti "Dünya bu diziye çıldırıyor. Şimdi sıra Türkiye'de" diye... Sayfaları karıştırıp okumadım bile...
Ardından arkadaş muhabbetlerinde yollarım kesişti bu diziyle. Herkes Lost'dan bahsediyor, devlet meselesiymiş gibi tartışıyordu. Biri "Yok oğlum, o öyle değil" diyor, diğeri "Yok, öyle öyle" diye yanıtlıyordu. Hiçbir şey anlamamıştım. Daha sonra anladım ki izleyenler de hiçbir şey anlamıyormuş zaten, benim durumum gayet normal olmalıydı. Merak etmeye de başlamıştım hani. Okumayıp attığım dergiyi bir şekilde evde buldum ve dizi hakkındaki makaleyi okumaya başladım. Aslında dizinin atmosferi, kafamda canlandırınca hoşuma gitmişti. Robinson Crusoe hikâyeleri her zaman güzel gelmiştir bana. Issız adaya düşen insanların kurtulmaya çalışmaları falan... Ne kadar garip olabilirdi ki?
Ama garipti. O günden sonra seri bir biçimde abandım adsl'ye ve o güne dek yayınlanmış olan 47 bölümü indirdim. İzlemeye koyulduğumda ise dış dünya ile tamamen ilişkimin kesildiğinin farkına vardım hayretle. Neydi ki bu dizide insanı kendine bu kadar çeken şey hiçbir şey bilmediğin halde. İzleyenler bilir... Ne hatch, ne karakterlerin geçmişleri ne de the others'dı! Sadece bilinmeyen şeylerin çok olmasıydı. "The Lord of the Rings'den sonra hiçbir yapım beni kendine bu kadar bağlayamaz" demiştim bir zamanlar. Kendimi tekzip etmek zorunda kaldım şimdi. 3.sezon bittiğinden ve ekran başında mal gibi kaldığımız andan beri bekliyorum şimdi 4.sezonun başlamasını. Duramıyorum! Eski bölümlerin üzerinden tekrar geçiyorum. Sonra yeni sezonun başlamasına 4 ay kaldığını düşünüyorum. "Daha çok var" diyorum. Başlasın artık! Ben John Locke'u, Benjamin'i, Claire'i, Sawyer'ı, adamı özledim lan! Bu kadar işkence yapılmaz ki insana. Bak, Prison Break bile başlıyor ayın 17'sinde (ne alakaysa)! Bilinmeyenin insanda yarattığı gariplik hissini özledim. Başla artık!!!

4 yorum:

PERİLİ KÖŞK dedi ki...

blogger hatunlardan duymuştum lost dalgasını,yok 2. sezon, yok 3.sezon,birgece de bir sezonun tamamını izleyenler,gazete de çıkan haberleri okuyunca epey meraklanmıştım,demek sen de yakalandın lost dalgasına :)..
bunlara internetten indirmek ne kadar sürüyor bende sınırlı Adsl var..
(bu arada bakarmısınız birileri dalgaya kaptırmaya hazır kendini...)

gokciii dedi ki...

son 2 günde 26 bölüm izledim ve gerçekten dış dünyayala bağlantım kesildi.Şu anda bile gözümün önünden jackler,sawyerlar geçiyor:)

Anıl dedi ki...

@ Perili Köşk;

ADSL'niz limitliyse hiç uğraşmayın derim. En güzeli VDC ve DVD satan bir yere uğrayıp kiralamak. Ha, arşiv yapmak istiyorum ben diyorsanız sezon başına 99 YTL bayılarak D&R'lardan edinebilirsiniz :)

Adsız dedi ki...

ya bende baştan sevmezdim bunu(izlemediğim halde:))bi baktım bzm kızlar konuşular yok jack böyle dedi yok sawyer yine bunu yaptı falna lan dedim ne ayak bu bi bakıyım..sonra bi başladım gerisini htrlamıorum yani..bi oturuşta sekiz bölüm izlediğimi biliorum.neyse çok uzattım sonuç olarak müptelasıyım diyeblrim..