Lise yıllarımda bir kitapçıda dolaşıyordum. Niyetim bir kitap almak değildi. Sadece dolaşıyordum işte. Türk yazarlarla ilgili bölüme geldiğimde elime aldığım bir kitabın arka kapağı beni çok etkilemişti. Aslına bakarsanız okuyup da merak duymamak elde değildi. Kitabın yazarıyla da o an tanışmıştım aslında. O güne dek ismini dahi duymadığım bir isimdi Mario Levi. Söz konusu kitabın arka kapağında yazarın küçük de bir resmi vardı. Resimde görüldüğü üzere çok da babacan bir tavrı vardı bu adamın. Dünyada yazarın tipini beğenip de kitap alan tek insan olmaya adaydım bir kere. Madam Floridis Dönmeyebilir isimli bu kitabı hemen aldım tabii. O zamanlar yazarın yıllar sonra öğretmenim olacağını nereden bilebilirdim ki?
Akşam büyük bir iştahla kitabı elime aldığımda ise hayalkırıklığına uğramıştım. Elbette ki kitap kötü değildi, bunu daha sonra anlayacaktım. Ancak o yaşta kitabın edebi yönü çok ağır gelmişti bana. Çok ağır betimlemelerin ve aşırı uzun cümlelerin içinde kaybolunca kitap gelecekte okunmak üzere tarafımdan rafa kaldırılıyordu.
Aradan uzun zaman geçti. Lise bitmiş ve üniversite havasını solumanın vakti gelmişti. Okulumda geçirdiğim 3 sene içinde birçok hocam oldu. Hepsinin yeri iyi ya da kötü ayrıdır bende. Hocalarım içinde Günhan Kuşkanat da oldu, Murat Çiftkaya da... Yakın bir zamanda Erol Mütercimler ve Cevat Çapan'la da derslerim vesilesiyle tanışma fırsatı yakalayacağım ama ne olursa olsun Mario hoca ayrı bir idol oldu benim için. Şu yaşıma kadar durmadan yazdım... İyi ya da kötü olduğu pek önemli değildi benim için ilk planda. Birçok yazım ödül de aldı, önemli dergilerde de yayınlandı. Ancak hiçbirini severek ya da isteyerek yazdığımı hatırlamıyorum. Sadece can sıkıcı geceyarılarında can bulan karalamalardı benim için onlar. Diyorum ya bu yüzden idol oldu bu adam bana... Şırıngaya çektiği "severek yazma sanatını" enjekte etmişti bana.
Kendisinin dersine girdiğim ilk günü hatırladım şimdi. Lise sıralarında keşfettiğim adam karşımda bana hitap edecekti bir kere. O 50 dakika benim için tam bir fiyaskoydu ilk başta. Kafamda canlandırdığım Levi bu değildi. Karşımdaki adam biraz fazla megaloman mıydı ne? Tabii buna neden olan yüksek tutulan beklentilerdi belki de. Çünkü zaman geçtikçe katlanmak zorunda olduğum bir hocadan çok, ders bitse de beraber kahve içip sohbet etsek diyebileceğim bir adam oluyordu kendisi.
Geçen sene koca bir yıl boyunca ders aldım kendisinden. Kimi zaman Nobel'in artık "pamuk" kadar yumuşadığından dem vurdu, kimi zaman dersi bırakıp sınıfı fakültenin cep sinemasına götürdü. Sene sonu geldiğinde niyetim okuldan ayrılmadan önce kendisine Madam Floridis Dönmeyebilir'i imzalatmaktı. Okuldan ayrılacağım gün kendisi okulda değildi. Çok da mühim değildi aslında. Bir sonraki sene kitabı okuduktan sonra imzalatırdım hem. Yaz geldi ve geçti tabii. Bu arada lise yıllarımda ukde koyduğum gelecek geldi ve kitabı bitirdim. Okulun açılmasına sayılı günler kala aklımdaki imza işi değişik bir biçim aldı. Kitabı imzalatmak yerine seçtiğim yol ise kitabın ilk sayfasına bu yazıyı iliştirip kendisine kendi kitabını armağan etmek.
Son olarak yazının başına tekrar dönelim. Madam Floridis Dönmeyebilir'in arka kapağındaki yazıdan bahsetmiştim. Şimdi olduğu gibi o yazıyı aktarıyorum. Kimbilir belki de bu tek paragraflık yazı sizi de cezbeder ve siz de bu vesileyle Mario hocayla tanışma fırsatı yakalarsınız.
Bu kitabın adını, beklemediğim bir zamanda, bir yolculuğa çıkarken buldum. Bir kış gecesiydi. Beni İstanbul'dan Ankara'ya götürecek otobüsteydim. Hareket saatini bekliyordum. Otobüse o anda, ellilerinde, çok şık giyinmiş bir adam bindi, arkamdaki koltuğa oturdu. Muavin çocuk, herkesin yerini alıp almadığını öğrenmek için geldi sonra. Adama, elindeki listeye bakarak, yanındaki boş koltuğu gösterip, birini bekleyip beklemediğini sordu. Adam kısa bir süre tepkisiz kaldıktan sonra, çocuğa, üzgün bir sesle, "O arkadaş gelmeyebilir... Biz gidelim..." dedi.
Büyünün başladığı andı o an. O adamın hikâyesini o gün bugündür bulamadım. O adamın kimi, ne için beklediğini de öğrenemedim elbet, o otobüse hangi duygularla bindiğini de... Ama bu sözler, bana bir yerlerde, birilerinin dönüşünü beklediğimizi hep hatırlattı.
Bu kitabı biraz da o insanlar için yazdım.Kitap: Madam Floridis Dönmeyebilir
Yazar: Mario Levi
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa sayısı: 163
NOT: Yukarıda resmini gördüğünüz kitap kapağı, daha önce Remzi Kitabevi tarafından çıkarılan baskının kapağıdır. Doğan Kitap tarafından basılan kitabın kapağı farklıdır. Bu da böyle bir anımdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder