2002 yılında Amerika'da bir kitap yayınlandı. Bu kitap haftalarca en çok satanlar listelerinin ilk sırasını kimseye kaptırmadı. Durum böyle olunca söz konusu eser dünyanın dört bir yanında birçok dile çevrilerek satışa sunuldu. Avrupa ve Asya'da da durum pek farklı değildi. Kitap hâlâ çok satıyordu. Duygusal insanlarla dolu ülkemde bu kitap Cennetimden Bakarken ismiyle yayınlandı ve güzelim ülkemde de hak ettiği değeri buldu. Evet, Alice Sebold'un The Lovely Bones isimli eserinden bahsediyorum. Bu leziz dramayı beyaz perdeye aktarmak için Hollywood kolları sıvadı ve yönetmen koltuğuna da Peter Jackson'u atadı. Peki neydi bu kitabın konusu? Okumayanlar için fazla aşırıya kaçmadan özetle konuyu yazayım.
The Lovely Bones 14 yaşında sokakta tecavüz edilerek öldürülen Susie Salmon'un hikâyesidir. Aslında hikaye de tam bu noktada başlar. Evet, ölüm bu hikayenin sadece başlangıcıdır. Susie'nin yeni mekânı artık Cennet'tir. Artık anne ve babasını, arkadaşlarını, tüm sevdiklerini oradan takip edebilecektir, hiçbir müdahale olmaksızın. Ne acılar girdabında giderek yok olma noktasına gelen ailesini teselli edebilir, ne de "Bakın, katilim bu" diye seslenebilir. Kısaca budur The Lovely Bones'un özeti.
Filme gelince. Yönetmenin Peter Jackson olduğunu söylemiştim. Filmin oyuncu kadrosuna da çok önemli iki isim atanmış durumda. Bunlardan birincisi The Mummy, The Fountain ve Enemy at the Gates gibi yapımlardan tanıdığımız Rachel Weisz. Weisz filmde Susie'nin annesi Abigail Salmon'u canlandıracakmış. Öte yandan Susie'nin babası Jack Salmon rolünde ise yavaş yavaş ivme kazanan aktör Ryan Gosling'i izleyecekmişiz. Bu trajik hikâyeyi beyaz perdede izlemek, özellikle Peter Jackson'un elinden çıkacak bir proje olarak izlemek çok hoş olacağa benziyor.
Filmin IMDb Linki: The Lovely Bones
Yeni düşman ‘wokizm’
-
ABD’de Demokratlar seçim yenilgisinin nedenlerini araştırıyor. *Sınıftan
kopmak, “Wokizm”* (*“woke”* savları savunmak) önde gelen nedenler
arasında. ...
1 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder