26 Mayıs 2008 Pazartesi

Pazartesi Notları #29

  • Pazartesi Notları'nda yarım seneyi geride bırakmışız. Nice yarım senelere, nice senelere, nice asırlara inşallah!
  • 28 Mayıs itibariyle Antalya'da olacağım. Bu ayın 29'unda denizle ilk buluşmam anlamına geliyor tabii. Ne güzel.
  • Ulan blog. Seviyorum lan seni. Ahan da itiraf ettim. Oh be!
  • Tuzla'da ölen işçilerin sayısı en son kaçtı?
  • Dün akşam saatlerinde Fransa'dan süper bir haber geldi. Nuri Bilge Ceylan, Cannes Film Festivali'nde "En iyi yönetmen" ödülüne lâyık görüldü.
  • Örovizyon'da Mor ve Ötesi 7'nci olmuş. Sevgili blog milletçe ne kadar üzüldük bir bilsen.
  • Aysun Özbek'in tesettüre girdiği ve sporu bıraktığı söyleniyor. Biri de bir gün çıkıp "Tesettürü fırlattım, spora başladım" diye bir açıklama yapsın kafamı keseceğim. Yok, o kadar da değil sanki.
  • Küçükken benim pis kuzenim yerdeki çamuru çokokrem sanıp yerdieüüüü. Titredim birden. Ölmedi ama. Sapasağlam yaşıyor. Demek ki çamur sağlığa zararlı değilmiş. Ekmek bulamazsak çamur yeriz artık.
  • Ülkenin %74,1'i yoksulmuş. Orta sınıf diye bir şey kalmadı artık. Kim kimi yerse... Yerse!
  • Arkadaş şu Ülker'e para vermeyeyim diyorum ama piyasadaki en iyi bisküviyi ve çikolatayı da onlar yapıyor. Ben miyim suçlu yani? Hele Hanımeller Negrita diye bir lezzet çıkarmışlar ki yemeyin gitsin. Hepsini ben yiyeceğim çünkü. Nıhahahahaha!
  • Harun diye bir çocuğun blogunu keşfettim. Çocuk derken harbi harbi çocuk. Ancak büyümüş de küçülmüşlerden. Her şey hakkında yazıyor bu. Her şey hakkında ama. Öyle ki edebiyat kategorisine "Dikkat Yazılı Var" serilerini bile sokabilecek kadar orijinal bir adam. Kültür Sepeti gururla sunar: http://harunguven.blogspot.com/
  • Çayı bile ballı içiyorum ben, nağbeeeeeeer?
  • Leyla Gencer'in küllerinin Boğaz sularına serpilmesinin ardından yankılar sürüyor. Vakit gazetesi yazarı Hasan Karakaya bu durum hakkında "Türkiye'ye her şeyiyle yabancı bir kadın, biliyormuş. Hatta, ölüsüyle bile yabancı! Evet, yakılacak kadar yabancı..." demiş. Pardon ama bu ülkenin resmi bir dini vardı da biz mi unuttuk?
  • Hanımeller'in Anneler Günü için özel çıkan versiyonunu alıp kendim yedim. Kusura bakma anne.
  • Domino's Pizza gibi bir güzelliğin hayatımızda bir yer edinmesi ne kadar da hoş, değil mi sevgili blog?
  • Yıllar önce telefon numaramı değiştirdiğimde yeni numaramdan haberdar olmaları için listemdeki herkese "Yeni numaram bu, kaydedin" diye bir mesaj göndermiştim. Kim olduğumu yazmadığım için "İyi de sen kimsin :)" gibi mesajlara da maruz kalmıştım. Gerektiğinde özeleştirinin dibine vurabilen bir adamım ben. Aşağılamayın beni, n'olur?
  • Küçükken çok zeki fikirlerim vardı benim. Zihnisinir gibi bir adamdım. Şehirdeki herkesin evin dışına klima taktırması halinde yaz aylarının çok serin geçebileceğini düşünürdüm.
  • Aptallıklarıma önümüzdeki hafta devam edeceğim. Bu haftalık bu kadar yeter.
  • "Uçup gideceğine, gerçeği anlamış olsaydı, sevinçten sarılıp "Ben de seni seviyordum" deseydi, ey büyük Allah'ım ne olurdu? Mucizeler, lütuflar, sevindirmeler, nimetler, ödüller, mutlu etmelerle dolu hazinen boşalır mıydı?"
  • En nihayetinde Tek Yüzük'e sahip oldum. Boynumda asılı. Ne Gollum'a veririm ne de Orodruin'e atarım. Yaklaşmayın hüleayn!
  • Uçak güzel bir şey. Ancak şehirlerarası yolculukta cama başınızı dayayıp, cama vuran yağmur damlacıklarını izlemek gibisi yoktur.
  • Josh Holloway, Josh Holloway... Yetti lan! Herif gitti, derdi bitmedi be.
  • Şu ülkede YouTube'ye erişebilen tek mahlukat ben miyim?

3 yorum:

bilog dedi ki...

en garip pztesi notların seçiyorum bunları:) sanki biraz kafa güzelmiş, ya da 80'ler tarzı bir müzik çalıyormuş ortamda yüksek sesle. öyle bi yazmışsın yani.

Anıl dedi ki...

Nereden vardın bu kanıya?

sinem dedi ki...

Çaya ya da sıcak herhangi bir içeceğe bal katma. Bal ısındığı zaman kanserojen oluyormuş. Benim de tek yüzüküm olur inşallah bir gün. Josh'u da kıskanmayalım hıh! :)