7 Mayıs 2008 Çarşamba

Yeryüzünün Yıldızları

Başlığa bakıp da aldanmayın. Ve kormayın, Popstar benzeri yeni bir yarışma programından bahsetmeyeceğim. Üzerinde dil dökmek istediğim şey deniz fenerleri. Karanlığın ya da gecenin bekçileri demeliydim belki de. Düşündükten sonra yakıştırılacak öyle çok isim var ki onlara... Dünyadaki en önemsiz varlığın sahip olduğu gibi bir amaç doğrultusunda varlar. Her zaman mavi sonsuzluğa en yakındırlar ama aynı zamanda da en uzak. Bir adım atsalar kendilerini hayranlıkla seyrettikleri denizin içinde bulabilecekken atamazlar işte o tek adımı. Kavuşamazlar. Amaçları denizle bütünleşmek değildir çünkü. Dünyanın Güneş'e sırtını döndüğü zamanlarda sular üzerinde çaresiz kalmış küçücük bir teknenin yegâne umududur onlar. Son çırpınışlarını yapan teknenin rehberidirler.
Evet, yeryüzünün rehber yıldızlarıdır onlar. Nasıl ki insan kaybolduğunda, çaresizliğin pençesinde kıvranırken son umudu olarak gökteki yıldızı görür ve onun tarif ettiği güzergâh doğrultusunda bulur yolunu, işte deniz fenerleri de göktekilerin yeryüzünde yollarını bulmaları için olmasa bile açık denizler üzerinde seyredenlerin göktekilerle aynı göreve hizmet eden yıldızlarıdır.
Sonra deniz var tabii. Deniz fenerinin kavuşmak için deliler gibi yanıp tutuştuğu ama bir türlü kavuşamadığı deniz. Yine de elleri birbirine değemese de karanlık çöktüğünde yeryüzünün üzerine tüm derya gün ağarana kadar deniz fenerinindir artık. Sesini çıkarmadan usulca seyreder aşkını. Işığıyla tarar onu boydan boya. Sonra eşya tabiatına yenilir bir kez daha. Ay kaybolur, güneş doğar, deniz feneri söner. Fakat hâlâ görmektedir deniz feneri güneşin ışıl ışıl denizin üzerinde parladığını ve sevdiğinin de bu gösteriş karşısında şımardığını. Deniz feneri gün boyunca çaresizce aşkının güneş ile olan dansını izler. Akşam yeniden çöktüğünde kendisi ve okyanustan başka kimse yoktur. Sevgilisini aydınlatma, onu mutlu etme fırsatı sadece ama sadece kendi elindedir.
Her şeyin ötesinde deniz değildir onu en çok seven. Gemiler olduğu söylenir ama o da yalandır. Gemiler nankördür çünkü ona karşı. Onlar için deniz feneri sadece başları sıkıştığında gölgesine sığınabilecekleri bir ağaçtan farksızdır. İşleri bitince ardlarına bile bakmadan çeker giderler. Deniz feneri sadece uzaklaşmalarını izler onların. Yalnızlık kavramının başlıca temsilcisidir deniz fenerleri. Sahilde yürüyen insanları, önünden usulca kayıp giden gemileri, kendisine inat özgürce kanat çırpan martıları tek başına selamlar. Yine de değerini bilenler de yok değildir. Huzur bulmak isteyen herkese açık bırakır kapısını. Huzur bulmak isteyenler ise yalnızlıklarını onun yalnızlığı ile paylaşacakları için mutludurlar. Tek ve gerçek varlığı o insanlardır aslında.

Hiç yorum yok: