27 Mayıs 2008 Salı

Ey Türk Kadını...

Ey Türk kadını! Aslında ey Müslüman Türk kadını demek daha doğru olacak. Öyle dedim say. Birazdan okuyacakların tamamen ve doğrudan sana, yüzüne karşı söylenmiş sözlerdir. Okurken bir daha düşün! Ayaklarını denk al, üstüne başına çeki düzen ver. Hatta koku bile sürünme. Pis kok! En iyisi, en doğrusu bu, en makûlü bu çünkü. Aksi takdirde sizi ben dahil kimse kurtaramaz. Bir kere sen de ben de biliyoruz fuhuşun ve zinanın affedilmeyecek günahlardan biri olduğunu. Günahkarsın işte. Sana bakan ben, erkek kimliğimle günahın yanından bile geçmezken, doğrudan cehennemliksin sen. "Ama ben kimin altına yatmışım ki?" deme bana. Sus! Günahkârsın. Hem dinimiz ne demiş bak! Bir kadının yabancı bir erkekle baş başa kalmasının "tahrik edici" ve zinaya davetiye çıkarıcı olduğunu biliyor muydun? Bil! Flört dahi etmeyeceksin bundan sonra. Erkek arkadaşın olmayacak mesela. Şayet oldu mu? Bittin sen! Bundan sonra dünyevi yaşamını zevkle yaşamaya bak. Sonrası yok çünkü senin için. Çünkü kadınsın bir kere. Hep ikinci plânda olmaya mahkumsun. Yanında arkadaş sıfatıyla bulundurduğun adamın kafasında dönen senaryolardan bihabersin çünkü. Yazık sana! Cidden! Olamazsın arkadaşım bir erkekle arkadaş falan. Çünkü iffeti bir kadının her şeyidir. Bu namus ile de bütünleşince demeyin hâlinize. Bunları lekeleyecek her türlü kötülük ve yanlışlıkla arana mesafe koyacaksın! Koymalısın demiyorum bak. Koyacaksın. Gerekirse bacak arana duvar öreceksin. O kadar! Sen baban ve ağabeylerin dışında hiçbir erkeğin yanında bulunmayacaksın. Zira öyle bir durumda yanınızdaki üçüncü kişi şeytanın ta kendisidir. Hoş, ben sizlerle yan yanayken göremedim o şeytanı hiç ama olsun neme lâzım, sıkı durmak gerek bir yerde. Ya da... İlle de yabancı bir erkekle mi konuşman gerekti, olur ya otobüse binersin. Geri kalmışlığı sonuna dek yaşarsın ama teknolojinin nimetlerini yan cebine katarsın ve binersin otobüse. Halbuki ilkel el arabaları var bunun için. Tam sana göre. Almalısın bir tane onlardan. Neyse... Otobüse bindin. Eh, Akbil'in de yok. Şöföre ya da muavine para vereceksin. Çeneni ve dilini kıpırdatman gerek. Dilini mi dedim? Hay ağzıma.... Kusuruma bakma. Karıştırmıyorum dilini falan. Paranı uzatırken ağzından çıkan kelimeleri dikkatli seçeceksin. Anladın mı? Anladın mı diyorum sana? Hah, aferin. Devam ediyorum öyleyse. Cümlelerin kalpte şüphe uyandırmayacak ve karşındaki kişiyi hakkında şüpheye düşürmeyecek tarzda olmalı. Şüphe duydu mu, bittin! Ağır başlı olacaksın. Süslenmeyeceksin. Koku... Hiç de bile. Pis olacaksın, pis. Temizlik imândan gelir ama sen pis olacaksın. Erkeğe mahsus çünkü o kural. Temiz olursan dikkat çekersin. Sakın. Sakın! Eğitim alacaksın tabii. Onu da karma eğitim dışında tutacaksın. Ne öyle erkeklerle aynı sınıflara doluşmalar. Ne de olsa hepsi sana aynı gözle bakıyor, değil mi? Onları zorlayan da sensin ne de olsa. Her şeyin sorumlusu sensin Müslüman Türk kadını. Tek yol var senin için. Ya ninja olacaksın sokağa çıkarken, ya da lâik ülkede dinini değiştireceksin.
Lâiklik demişken... Bu sözler benim değil. Yani benim de fikirler benden çıkmadı. Lâik düzenin gereklerinden biri olan Diyanet İşleri'nin dün resmi internet sitesinde yaptığı açıklamaların özetiydi bunlar. Haberiniz olsun istedim. Neyle karşı karşıyasınız bunu bilin en azından. Hâlâ öğrenemediniz ya. İnatçı şeyler siziiii...

Hiç yorum yok: