Dün yazmış olduğum Pazartesi Notları'nda belirtmiştim 19 Mayıs 2008 günü bir belediye otobüsünde rastladığım olayı. Okumadıysanız aramamanız için tekrar edeyim. Önümde oturmakta olan kara çarşaflı biri bir ilkokulun bahçesinde 19 Mayıs'ı kutlamakta olan çocukları ve onları mutluluk içinde seyretmekte olan ebeveynlerini parmağı ile göstererek yanında oturan kıza sordu: "Bunlar neyi kutluyor ki?"... Tutamadım kendimi. Sinirimden ne diyeceğimi de bilemedim ya, ağzıma gelenleri söyledim. Pek etkili olduğunu da söyleyemek doğru olmaz. Ancak bugün daha çok üzüldüm ağzımdan çıkan cümlelerin "Sen bugün bu topraklarda rahat rahat nefes alıp veriyorsun, kafan estiği gibi giyinip, dinin emrettiklerini kendince uyguluyorsun ya, işte bu çocuklar da onu kutluyorlar" olmadığına. Bugün bir şey okudum ve bunları söylemediğime biraz daha fazla üzüldüm. Çünkü artık bazıları ağızlarına geleni söylemekten çekinmiyor. Ben ve benim gibiler daha ne kadar bekleyecek konuşmak için? Okuduğum ve beni bunları yazmaya zorlayan yazıdan birazdan bahsedeceğim. Bundan önce farklı bir konuda daha dil dökmek istiyorum.
Okuduğum üniversite bu dönem bir ders aldım. Dersin adı Intercultural Communication. İngilizce bilmeyenler için dilimizdeki karşılığını da vereyim: Kültürlerarası İletişim. Bu ders kapsamında bizi dönem boyunca bir konferans odasına kapattılar ve Amerika'nın Nebraska eyaletinde bulunan Lincoln Üniversitesi öğrencileri ile görüntülü konferans yaptık. Dersin amacı farklı kültürlerin birbirini tanımasıydı. Pek çok sunum yapıp ülkemiz hakkında bilgi verdik. Aynı şekilde onlar da... Dönem boyunca en çok şaşırdığım ve sevinsem mi yoksa üzülsem mi bilemediğim durum Amerikalı öğrencilerin Mustafa Kemal Atatürk'ü ve onun ideolojilerini bizden daha iyi anlamalarına tanıklık etmiş olmamdı. Hatta bir gün derse başlarken dev bir Atatürk posteri açmışlar ve biz de onları alkışa boğmuştuk. Bunun yanında pekçoğu Türkiye'ye gelmeyi ve özellikle Anıtkabir'i ziyaret etmek istediklerini söylediler. Değerini bilemediğimiz Atamız ile gurur duyduk bir kez daha? Peki biz Mustafa Kemal'i ne kadar anladık? Buraya da biraz sonra geleceğim.
Yine derslerden birinde Amerikalı öğrencilerden biri hazırladığı sunumunda Amerikan ordusunu tanıtma yolunu seçmiş. Biz zaten yaptıkları icraatlardan tanıyorduk kendilerini de, bu arkadaş ordularını bir melek gibi göstermeye başlayınca "Hah, orada dur işte" demek lazımdı kendisine. En nihayetinde arkadaşın biri tutamadı tabii kendisini ve söz isteyip "Irak savaşı hakkında ne düşünüyorsun?" diye sordu çocuğa. Utana sıkıla "Biz oraya özgürlük götürüyoruz. Amerika Irak halkına demokrasi vermek için orada" gibi bir cevapla kurtulduğunu sanmıştı ki, arkadaşım karşı atağa kalktı: "Amerika ile Irak'ın arası kaç kilometre? Size mi kaldı Irak'a özgürlük götürmek?"... O an derste kayış koptuğu an oldu. Buraya da değineceğim.
Şimdi bandı geriye saralım. İlk paragrafta bıraktığımız yere geri dönelim. Neden bu yazıyı yazıyorum. Evet bir şeylere çok sinirlendim ama neden? Bu sabah internette rastladığım bir yazı karşısında ne yapacağımı şaşırdım. Söz konusu yazı Saadet Partisi'nin Trabzon'un Of ilçesinin gençlik kollarının 19 Mayıs tanımı hakkındaydı. Sitede yer alan bir makaleye göre 19 Mayıs Allah'a isyanmış. 19 Mayıs gelmeden 1 ay önce okullar şer yuvası halini alıyormuş. 19 Mayıs'ın amacı kızları soyup ortalıkta dolaştırarak gençlerin maneviyatını köreltmekmiş. Peki şimdi soralım. Bunu söyleyenler hiç mi tarih okumadılar? Biz 19 Mayıs'ı boşu boşuna gençlik eğlensin kutlasın diye mi bayram eyledik? 19 Mayıs'ı sadece eğlenceden ibaret sanan zihniyetin şeriatçı beyni bu kadarına da mı basmıyor? Özgürlük özgürlük diye inlemeyi bilip sizinle aynı inanç değerlerine sahip olmayanları "tu kaka" olarak göstermek de neyin nesidir? 3 yaşındaki kız çocuğunun etek altını sansürleyen zihniyetin yanında sizin gibi ilkokula giden kızları dahi cinsel bir obje olarak gören zihniyetin ne gibi bir farkı var?
Şimdi hepsini toparlayalım. 19 Mayıs 1919'un Milli Mücadele'nin ve dolayısıyla Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı olduğundan ve 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın da bu yüzden bayram addedildiğini bilmeyen zihniyetin dedeleri Kurtuluş Savaşı'nda birileri vatanı, milleti, dini kurtarmaya çalışırken düşmanla işbirliği içinde miydi? Bugün 19 Mayıs'ı Allah'a isyan kabul edenler Kurtuluş Savaşı'nı kazandırıp dolayısıyla kutsal kitabın yakılıp, camilerin de yıkılmasını önleyen Mustafa Kemal Atatürk'ün anısına bir kez olsun rahmet okudular mı acaba? Madem bu kadar dindardınız sırf ninelerinizin namusunu kurtadı diye, sırf babalarınız anasız babasız büyümedi diye, sırf bugün rahatça yaşayabildiğiniz dininiz ayaklar altına alınmadı diye Mustafa Kemal'e vefa borçlusunuz. Bahsettiğim Amerikalı çocuğa kulak verin siz. Onun inanıp da anlattığı masallara kanın. Ancak burnunuzun dibinde, Irak'ta Müslümanlar'a ve onların dini değerlerine yapılanları hep görmezden gelin. Ve tüm bu olanlara da "Eee, özgürlük abi!" deyip geçin. Siz Müslümansanız ben değilim.
İLGİLİ LİNKLER:
LİNK 1
LİNK 2
LİNK 3
Avrupa’nın geleceği belirsizleşiyor
-
Avrupa Birliği entegrasyonu sürecini taşıyan *“Fransa-Almanya motoru”*,
fena halde tekliyor. Bu iki ülke büyük ekonomik siyasi zorluklarla, aslında
...
3 gün önce
32 yorum:
Tek bir sözcük :
BRAVO !
Yok yok,illa sövdürcekler insanı.
Bana denk gelmiyor ki şöyle içimi dökeyim. Hazırlıklıyım,en küçük bir hareket-ters bir bakış-ima vs bekliyorum birinden saldırmak için.
Otobüste yanına oturan bayanın abdestini bozduğunu söyleyen mahlukatı duydum da, "Bunlar neyi kutluyor ki?" de iyiymiş.
Fena kızmışsın. Son cümle son raddeye vardığının göstergesi olsa gerek. Neyse güneşli günler göreceğiz dilerim...
Görecek miyiz acaba? Ben pek ümitli değilim. Tünelin sonunda en ufak bir umut ışığı göremiyorum. İranlı bir yazarın 1979 İran İslâm Devrimi ile ilgili çok hoşuma giden bir sözü vardı. Malum İran halkının şeriattan memnun olduğunu söyleyemeyiz. Bunu dışarıya açılan yönetmenleri de söylüyor, yurtdışına çıkan İranlı bayanların değişimi de gösteriyor. İranlı yazar bu konuda "İran'da devrim yukarıdan geldiği için halk tepki gösterebiliyor ama Türkiye'de devrim alttan, yani halkın kendisinden geleceği için buna kimse tepki gösteremeyecek" demişti. Umarım hepsi kötü bir senaryo olarak kalır. Umarım!
Sizin eleştiriden anladığınız tekme tokat dalmak mı? Bir de bu yazının neresinde genellemenin "G"sini gördünüz? Merak ettim doğrusu.
Vascodegama,
öncelikle isim/hedef belirtirseniz cevap vermek daha güzel olur. Ortaya konuşmak pek hoş değil.Ama benim kullandığım cümlelere atıfta bulunmanız doğal olarak bana cevap hakkı doğuruyor.
Ben burda şahsım adıma konuştum ve konuşuyorum. "Siz" gibi sözcükleri de kesin ve kesin kabul etmiyorum bunu belirtiyim.
18 yaşında dahi olmadığınızı söylüyorsunuz ve insanları "karşınıza alıp" konuşmanız ne kadar hoş bir davranış,ben henüz o "iktidara" ulaşamadım.Karşılıklı fikirlerimizi beyan ederiz,tartışırız yeri gelince ama karşılıklı otururuz "biz". Kim bilir insanlara eşit seviyeden baktığım içindir.
Alıntı yaptığınız cümlem, evet, gayet iyi ifade ediyor,öyle mi?
Siz benim kişilik özelliklerimi, sosyal çevremi ya da demografik özelliklerimi bilmeden nasıl böyle bir yargıya varabiliyorsunuz ki,tek cümleden çıkarım yapmanın en azından pek de mantıklı olmayacağı kanısında hem fikir olabiliriz, değil mi?
Irak'taki "Müslüman kardeşlerimiz" demek,sizce genellemenin ve yandaşlığın alası değil midir? Ben Irak'taki Süryanilere de aynı hassasiyeti gösteriyorum.Müslaman diyerek cımbızla insan seçmek yerine,"insan" diyerek genelleme yapmak benim nezdimde daha hümanistçe bir yaklaşım.
"...19 mayısla ilgili yada Atamızla ilgili zırvaladığını görünce tekme tokat dalıyım? yada söveyim..? eyvallah beni ve bnm gibi bilgiye aç olan bir gence örnek olduğunuz için çok sağolun .."
Benim kullandığım sövmek ve saldırmak kelimelerine istinaden böyle söylüyorsanız hemen açıklama yapayım; sövmek-saldırmak anlam itibari ile şiddet içerse de fizikselliği içinde barındırmaz. Sizin de söylediğiniz gibi "konuşmak" anlamına da gelir. Sözsel saldırmak, sözlü olarak taarruza geçmek vb.
Siz beni tanımıyorsunuz, ben otobüste Agos gazetesi okuduğumda da bakışla taciz edildim, otobüste elimde Kur'an okuduğum zamanlarda da bakışla taciz edildim.Şimdi ben sizce hangi taraftayım? Veya taraf tutmalımıyım? Kişi şövanist yahut katı dinci olabilir,umrumda değil. Kişilerin "doğruları savunma" yöntemleri etnik,dil,din,renkleri ile doğru orantılı değildir. Başörtülü ya da sizin "hanfendi" diye tabir ettiğiniz bayanlar kim olursa olsun, burda bilgisizlik ve cehalettir can sıkan. Özgür düşünceye sonuna kadar destek, ama biraz zeka lütfen!
Otobüste akıp giden görüntüye boş gözlerle bakmak değildir hayatta izlediğimiz şeyler. İnsanlar çıkarım sağlamalı gördüklerinden.
Ha, sizin gibi "bilgiye aç bir gence" böyle örnek olduysa da yapacak birşey yok. En azından güzel bir deneyim olur size; tek sözle karşın tek yargı çıkarmamak, kişileri tanımadan önyargı ile yaklaşmak ve derinliğine inmeden/tartıp biçmeden ne olursa olsun birşeyleri "örnek" almamak.
Vacodegama,
"Senle aynı düşünceleri paylaşan arkadaşların bunu gayet iyi bir şekilde ifade ediyor .Benim anladığım değil "SİZİN" anladığınız bu.." Öncelikle belirtmeliyim ki bu tavrınızı devam ettirirseniz yorumlarınızı silmek zorunda kalacağım. Kimse size bu bloga gelip bana ve özellikle arkadaşlarıma hakaret etme, laf söyleme hakkını vermiyor. Kelimelerinizin seçiminde daha dikkatli davranmanız kaale alınmanız açısından daha hayırlı olacaktır.
İkincisi; gariptir ama ben hâlâ yazmış olduklarımda herhangi bir genelleme göremiyorum. Her ne kadar inandığım değerlerin aksini savunan savunan kişileri genellemekte bir sakınca görmesem de - ki doğrusu budur - bu yazıda herhangi bir genelleme yoktur. Bunu ısrarla belirtiyorum. İşin merak ettiğim noktası da sizin burada ne amaçla bulunduğunuz üzerinedir. İki lafınızdan biri "Ben tarafsızım" ama maaşallah kendinizle çok güzel çelişiyorsunuz. Ben sizden söz konusu kadının yaptıklarını onaylar görünmenizden çok karşı durmanızı beklerdim. Çünkü "Atamız" derken komik oluyorsunuz. Ben sizden - madem ki bu kadar tarafsızlık yanlısısınız - zorunlu din eğitimini, Ramazan ayında oruç tutmadıkları gerekçesiyle dövülen vatandaşları da hesaba katmanızı beklerdim. Hangi tarafsızlıktan bahsediyorsunuz Allah aşkına?
"Senle aynı düşünceleri paylaşan arkadaşların bunu gayet iyi bir şekilde ifade ediyor .Benim anladığım değil "SİZİN" anladığınız bu.." cümlenizdeki büyük harflerle yazılan,direk bana söylenmiş bir "siz". Peki, ben yanlış anladım.
Ben burda blog sahibi ne düşünür bilemem ama sizin "...gibi tartışmalarını hala burada arkadaşımın yazdığı yazılarla" demenize istinaden o "hala"yı biraz anlamam için birşey soracağım. Cevap verin veya vermeyin size kalmış.
Misal, aynı otobüsteyiz sizinle. Tam arkanızda sizin duyacağınız şekilde yanımdaki arkadaşımla "Allah manyak yok ki, bak Nietzche bile Tanrı öldü diyor. Bu insanlar ne sayıklıyor yahu" desem bana tepkiniz olur mu,olursa ne olur?
Ve geleliiiim vascodegama kardeşimize,
18 yaşındayım,hoşgörülüyüm ama benim doğrularıma dil uzatmayın, saygılıyım ama benim saygı duyduklarıma,sonra siz, e bir de biz var,sizi biz yapmayan aslında bizi siz yapamayacak değerlere sahip olunamayacağını işaret eden sıfatlaştırılmış isimleri neden bu kadar eleştiriyorsunuz,aa ben sizi eleştiririm canım,siz çünkü sizsiniz...
Birşey anlayan? Yok canım nasıl anlamazsın. E siz dedim ki ben,size siz değil...Nenen anlamıyorsunuz???
Kardeşim vascodegama, kullandığığınız SİZ'li cümlediki eleştirdiğiniz Ultranil07'nin "aynı cümleleri paylaşan arkadaşı" olarak yazıyorum bu cümleleri zaten. Yoksa dileklerinizi yazın,insanlara hadlerini bildirin, sonra sevimlilik yapın. Enterese etmez yani.Cümle içinde ben varım.Gizli özneyim hani.
Otobüs meselesine gelirsek,
çelişki nedir bilir misiniz? İnsanlara, el belde -önce öğrendi gel bakalım!, diyip had bildirmeye benzemeyen, ama özünde öncelikle arkasını dönüp "merhaba" diyebilmektir.
Şimdi ne yapın biliyor musunuz; hani kullandığınız
"SİZ benim inandığım bana göre doğru olan hiç birşeye dil uzatamassınız !" cümlesini atın cebe,durup durup düşünün.
Çünkü ben sizin gibi görüşte olsam arkanızı dönüp de merhaba demenizden sonra "bir daha söyler misin" sorunuza -Ne ayak? Neden yineliyormuşum? derdim. Ha
di onu geçtim. Sizin sonra "Ben senin düşüncelerine katılmıyorum der geçerdim" tavrınıza da ne cüretle sen benim düşüncelerime karışıyorsun ki diyebilirdim. Neden bu tepkiyi gösterirdim?
Bkz: kullandığınız ""SİZ benim inandığım bana göre doğru olan hiç birşeye dil uzatamassınız !" cümlesi.
Herkes nasılki güzel görüşlerini dile getirebiliyor, ben o hakkımı kullanırdım. Özgür ve demokratik bir ülkede yaşıyoruz:)
Problem etme tıpkı otobüsteki gibi,hatta arkanı bile dönüp cevap verme, bak önüne yolculuğa devam et. Hadi denk gele :)
HANİ diyorum ki hoşgörünün yanından biraz da terbiyeli olsanız.Kullanılan dil aşağı ve bayağı olunca konuşmayı devam ettirmek de o derece komik oluyor. "Dikkat et gibi" cahil cühelalığı geçtim,savunma mekanizmasını bu kadar harekete geçirmemenizi önerebilirim.
vascodegama,
arkadaşım bak hâlâ komik olmaya çalışıyorsun. Buraya ilk yorumu yazan sensin. Demek ki sen o ilk yorumda dengesiz ve alaycı bir hâl almışsın ki Mobius ve ben de aynı şekilde cevap verme gereği hissetmişiz. Sonra bir de çıkıp pişkin pişkin "Belki cahilliğimdendir" diyorsun. Tadında bırak artık istersen. Bunu yapabilirsin sanırım.
Peki!
Bak kendimi senin yerine koydum ve birden sustum...
Konuyu kapatıp kapatmamak benim nezdimde olan birşey. Buna ben karar veririm.Bu 1.
Dostluk mu dedin? Hani nerde? Bu 1.5
İlk defa fikrine katılıyorum bence de
sessiz kalman en güzeli. Bu da 3.
Arkadaşım evet canımızı çok sıktın, fena halde sinirimizi bozdun, büyüksün. Ama artık, lütfen, sus. Lütfen!
Kimi mekanizmalarda düğme, tuş, kol vb aletler vardır devre dışı bırakmak için sistemi aynı işlevi çoğu kez tekrarladığında.
Ultranil senin farkettiğin böyle birşey var mı benim göremediğim .Ben artık dans başlasın diyorum...
Ve Vascodegama Buyurdu...
2.ci Zerdüşt vakası yaşıyoruz.
vascodegama,
bu kadar yorumu silmek için mi yazdın? Ortalığı haybeye mi bulandırdın? Teşekkür ederim! Yolun bir daha geçmezse buralardan mutlu olacağım. Tahmin edemeyeceğin kadar hem de.
Güneşli Günler Görmeniz Dileğiyle...
Vascodegama,
dirençli birisin çünkü karşı taraf sana ayna tuttuğunda kendi görüntünden ürkmedin, gerçekleri gördün. Hiç üzülme güneşli günler görürsün sen.
Cevap veriyorum; hem uzaylı hem padişah kızıyım hem de bölgeler arası yarışmada folklör ikinciliğim var.Egom ordan gelmekte.
Nice güzel konular var hayatta sinirlenme,asabi tavırlar sergileme. Tübitak'a katıl proje üret,bir ters bir düz örgü ör,sprite iç susuzluğunu dinle.
Yararı olacaktır güven bana, seviyorum seni yine de :)
Gölge etmemen dileğiyle...
Yorum Gönder