George Bernard Shaw'un hayat hikâyesi, düşünce yapısı, karizması, yakıp yıkan aforizmaları beni her zaman etkilemiştir. Hani bazı insanlar vardır ya okula gitmenin gereksiz olduğuna inanan, bu adam da öyle işte. Yaşamı boyunca her fırsatta okul eğitiminin hayat okulunda alınacak eğitimden sıradan olduğunu savunmuştur Bernard Shaw. Aslına bakılırsa haklıdır da. Tabii ki okul yaşantısı boyunca alınacak olan pratik bilgiler son derece mühimdir, lâkin yaşamın kendisini bireye tecrübe ettirdiği anlar vardır ki hiçbir kalıplaşmış okul bilgisi bunu size veremez. Çevremize baktığımızda da bu böyledir. Çok uzaklarda aramaya gerek yok. Dünyada belli bir yere gelmiş, ölümlerinin ardından çok uzun yıllar geçmesine rağmen geride bıraktıkları sayesinde gelecekte de hatırlanma onuruna nail olmul kişilerin biyografisine üstünkörü bir bakış atmak yeterli olacaktır bunun için. Ne için yeterli olacaktır? Bu önemli şahısların büyük çoğunluğunun geldikleri noktaya okul eğitimi olmadan geldiklerine tanıklık etmeye elbette ki.
Bernard Shaw ciddi ve başarılı görünmenin anahtarı olarak hiç tebessüm etmemeyi ya da espri yapmamayı görenlerden değildir. Aksine kendisi ciddi görünümüne karşın son derece gülümser bir kişiliktir. Onun zekâsını var eden de zaten budur. Sözünü ettiğim ünlü düşünür 26 Temmuz 1856'da Dublin'de, evin üç çocuğunun en küçüğü olarak dünyaya gelir. Kendisinden büyük iki kız kardeşi vardır. Üç kardeş çocuk yıllarının büyük bölümünü anne ve babalarının şiddetli kavgalarına tanıklık ederek geçirirler. Bu durum en sonunda öyle bir noktaya gelir ki anneleri başka bir adamla birlikte Londra'ya gider.
Kendisinden büyük olan iki kız kardeşi anneleri ile birlikte giderken küçük Bernard babası ile kalmayı seçer. Babası tarafından okula gitmesi için zorlansa da gittiği hiçbir okulda tutunamaz. En nihayetinde de okulu bırakıp bir emlakçının yanında çalışmaya başlar. Tam da o noktada farkına varır iş hayatının kendisine göre olduğunun. 1876 yılına gelindiğinde ise kız kardeşlerinden biri hayatını kaybeder. Böylece Bernard Shaw Londra'ya annesinin yanına gitmek zorunda kalır. İngiltere'deyken ailesinin kendisine verdiği düşük haftalığı kütüphanelerde harcamaya karar verir. Anlaşılacağı üzere kendi eğitimini kendisi verir. Aynı zaman zarfında Vandeleur Lee takma adı altında müzik eleştirileri yapmaya başlar. Daha sonra bu yazılarını derleyerek Toyluk isimli kitabını tamamlar. Ancak aksilikler peşini bırakmaz ve kitabı yayınlatamaz.
1884 yılına gelindiğinde Bernard Shaw sosyal ve siyasal görüşünü de Fabian Derneği'ne girerek belli eder. Bu derneğin üyeleri sosyalizmi savundukları gibi Marksist devrimi olduğu gibi reddediyorlardı. Toplumun bir günde değiştirilemeyeceğini, işçilerin başlarındakileri devirseler bile toplumun bunu idrak etmesinin zaman alacağını belirtiyorlardı. Bu yüzden tek ihtiyaçları olan şey zamanın kendisiydi.
1891 yılında İbsen'ciliğin Özü adlı eserini piyasaya sürdü. Aynı yıl Dul Erkeklerin Evleri adlı tiyatro oyununu tamamladı. 1924 yılında ise kendisine açık bir şekilde sosyalizmi anlatması için mektup yollayan bir kadın için Akıllı Kadının Kapitalizm ve Sosyalizm Rehberi isimli eserini yayınladı. Bu eserin hazırlanması 3 sene sürdü. Yani 1924 yılında almış olduğu mektup kendisini o kadına borçlu hissettirmiş olacak ki 3 yılın sonunda 1927'de bu eseri tamamladı ve özellikle İngiltere'de büyük beğeni topladı. Öyle ki birçokları tarafından İncil'den sonraki en önemli eser olarak nitelendirildi.
Bu eseri kaleme aldığı yıllarda kendisini onore edecek büyük ödüller peş peşe gelmeye başlamıştı. 1925 senesinde Nobel Edebiyat Ödülü'nü kucakladıktan sonra 1938'de sinemaya uyarlanan eseri Pygmalion ile de Oscar'a uzanarak bu bakımdan ilk ve tek oldu.
Tüm bunların dışında George Bernard Shaw benim ve birçoklarının gönlünde olağanüstü aforizmaları ve hazırcevaplığı ile taht kurmuştur. Bunu belirtip de örnek vermemek olmaz tabii. Mesela kendisi büyük bir savaş karşıtıydı. Bunu da "Kahramanca can vermek, yeteneksiz kişilerin ünlü olabildikleri tek yoldur" diyerek özetliyordu. Yine Winston Churchill ile aralarının limoni olduğu bilinir herkes tarafından. Rivayet odur ki bir oyununun galası için Churchill'e gönderdiği davetiyeye "Davetiye iki kişiliktir. Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz, tabii varsa" diye eklemekten geri kalmamıştır. Gerçi sonra cevabını yine bir mektupla almıştır: "Galaya değil ama ikinci oyuna gelebilirim, tabii sahnelenirse".
George Bernard Shaw 1 Kasım 1950 tarihinde hayata gözlerini yumar. Geride ise birçok değerli eser ve gülücükler saçan bir zekâ bıraktı.
Avrupa’nın geleceği belirsizleşiyor
-
Avrupa Birliği entegrasyonu sürecini taşıyan *“Fransa-Almanya motoru”*,
fena halde tekliyor. Bu iki ülke büyük ekonomik siyasi zorluklarla, aslında
...
3 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder