28 Haziran 2008 Cumartesi

Tanımlanabilmiş Uçan Nesneler

Hayat bulmaca gibiydi benim için 1 ay öncesine kadar. Ne zaman ki Lost'un dördüncü sezonu sana erdi geriye ne çözülecek bulmaca ne üretilecek teori kaldı. Zaman macerayı dizilerde, sanal alemde arama zamanı değil, gerçeğe dönüp heyecan yaratma zamanıydı. Boş işlerin büyük adamı olan ben, yine üşenmedim ve oturdum UFO'lar hakkında teori üretmeye başladım. Kaç zamandır kafamı buna yoruyorum. Evet, az önce de söylediğim gibi gereksiz bir adamım ben. Başka işim gücüm yok. Ancak öyle bir teori ürettim ki artık tüm televizyon kanalları peşimden koşturacak. Basın kapıma dayanacak. Evin arka odasında bulunan pencere bu gibi durumlarda acil çıkış kapım olacak. Belli de olmaz hani, atlatmam belki peşimdekileri. Ne de olsa bütün insanlığın hakkı bu dahiyane teori hakkında bilgi edinmek. G.O.R.A.'nın sonunda ana karakterin sözünü ettiği gibi: "Amerika sözüm sana. Yıllarca UFO dediğimiz nesneleri bize uzaylıymış gibi gösterdin. Kimi zaman dost, kimi zaman düşman olarak lanse ettin. Ancak ben işin aslını çözdüm. Foyanı meydana çıkardım. Kork benden." Eveeet! Kemerlenizi bağlamanızı rica edeceğim. Çünkü öyle bir kalkış yapacağız ki inişe kadar etkisinden kurtulamayacaksınız. O kadar da iddialıyım. İşte tüm zamanların en büyük UFO dosyası...
Önce UFO nedir, ne değildir ondan başlayalım. Bir kere UFO uzaylı muzaylı değildir. Kandırmışlar sizi. Bunu başından belirteyim ki merak katsayınız tavan yapsın. UFO birçoğunuzun bildiği gibi bir kısaltma. Açılımı da; Unidentified Flying Objects. Bunun Türkçe'deki karşılığı; "Tanımlanamayan Uçan Nesneler" ki biz ona kısaca TUN demiyoruz. Neden demiyoruz? Çünkü elin Amerikalısı böyle söylemiş. Biz de öyle söylemek zorundayız. Konu dışına çıkmayayım pek fazla. Bu yazıya kadar tanımlanamayan nesnelerdi ama başlıkta da gördüğünüz üzere ben tanımladım. Dolayısıyla artık onlara UFO yerine rahatlıkla IFO kısaltmasını kullanabilirsiniz sevgili canlar.
Peki tanımladık tanımlamasına da nedir bu IFO'lar? Açıklıyorum. Yıllar yılı başka gezegenlerden dünyamızı ziyarete geldiklerine inandırıldığınız bu dairemsi uçan nesneler zaman makinasından başka bir şey değildir. Gelecekten geldiğim için bunları söylüyorum sanma ey okur, kaynak tamamen bedenimin alt tarafı. Bu kadar da kibarım bak. Ancak kabul edin son derece mantıklı. Mantığını da açıklayayım. İşin fizik bilimine dayanan yönünden anlamam ben. Dolayısıyla bundan sonra okuyacaklarınız arasında bir tutarsızlık görürseniz hor görmeyin beni, n'olur? Dedim ya gereksiz bir adamım. Uzun zamandır her canım sıkıldığında açar Philadephia Deneyi'ni, IFO'ları (kendimi bu kadar inandırdım işte) ve zamanda yolculuk kavramları hakkında makaleler okurum. Bunu yaparken neredeyse nirvanaya ulaşırım. Sonra da bilinçaltımın bir ürünü olarak rüyalarımda bilimkurgu filmleri çekerim. Okuduklarımı dayanarak söyleyebilirim ki zaman makinasının yapılabilmesi için gerekli olan ilk şartlardan biri çok yüksek bir hıza ulaşabilmek. Tam rakam veremiyorum. Her ne kadar okuduğum yazıların herbirinde farklı hız limitlerine yer verilse de işin fizik kısmına kafam basmadığı için okuduğum herhangi bir rakamı veremiyorum. Sadece çok çok yüksek bir hızın gerektiğini bilmeniz yeter. Bu noktada Back to the Future serisini hatırlamanızı isteyeceğim. Doktor Emmett Brown karakterinin yarattığı zaman makinası belli bir hıza eriştikten sonra boyutlararası yer değişimini mümkün kılar. Ve şimdi de UFO adını verdiğimiz cisimler sözü edilen olağanüstü hızını düşünün. Evet, evet, evet. Yine de övgü dolu sözlerinizi yazının sonuna saklayın. Mütevazi olmanın dayanılmaz hafifliğini iliklerimde hissediyorum.
Geçenlerde haberlerde gördüm. İsmini hatırlayamadığım bir ülke UFO benzeri bir araç üretmiş. Araç şimdilik 1000 metre kadar havalanabiliyor ancak helikopter misali hareket etmeden havada kalabiliyor. İleride bu aracın daha da geliştirileceğini düşünün. Alın size bir mantıklı nokta daha.
Şimdi kameralarımızı 1947 yılına, Amerika'nın Roswell kasabasına çeviriyoruz. İlgilenenler bilir. Söz konusu yılın 4 Temmuzu'nda en çok bilinen UFO olayı küçük bir New Mexico kasabası olan Roswell'de vuku buldu. Çakılan UFO'yu Amerikan ordusu bir gecede ortadan kaldırdı. Başta yerel basın olmak üzere ülke basını uzun süre boyunca gündemlerini bu olay üzerine kurdular. Hükümet olay hakkında raporlar tuttu ve kamuoyuna bugüne kadar içinde bulunanlar ile ilgili hiçbir açıklama yapmadı. Olayın ardından birçok televizyon kanalı uzaylı olduğu iddia edilen bir yaratığın ameliyat görüntülerini yayınlasa da mevzubahis videonun gerçekdışı olduğu kanıtlandı. Düşünüyorum da düşen nesnenin içinden çıkanlar başka bir gezegenden gelen canlılar olsa bir hükümet bunu neden saklasın. Şimdi siz de düşünün, bir sabah uyandığınızda o güne dek dünyada eşi benzeri görülmemiş bir aracın yere çakıldığı haberini alıyorsunuz. Olay yerine gidip aracın içine giriyorsunuz ve içeride gördükleriniz karşısında küçük dilinizi yutma noktasına geliyorsunuz. Çünkü karşınızda sizin gibi insanlar var. Bunun tek bir açıklaması olabilir, o da teorimin konusudur zaten. İşte hükümetler bunu insanlığa anlatamazlar. Anlatmamaları da gerekir zaten. Zaten bir bölüm değişmiş olan tarihin akışını paramparça etmiş olursunuz o anda.
Benim üzerine kafa patlattığım teori budur efendim. Tutarsızlıklar keşfettiyseniz ne mutlu size. Bunun dışında teori benimdir, benden izinsiz kullanan ve şöhret olmaya çalışanlar dombilidir, taocudur. İki elim her daim yakalarında olacaktır. Bu böyle biline.

1 yorum:

MOBIUS dedi ki...

İşte bunu sevdim! :)

UFO'lar daha doğrusu senin teriminle IFO'lar vardır ve ben essahtan inanırım bu cisimlere.

İnanmak ne kadar doğru bir sözcük, hoş, orası tartışılır. Yani insanlar birbirlerine hep şöyle sorarlar;
-UFO'lara inanıyor musun?
-Allah'a inanıyor musun?
-Maçı kazanacağına inanıyor musun?

3 çeşit inanma. Bizimki 1.cisi. Yani düz mantıkla ya inanırsın ya da inanmazsın. Varlığını kabul ediyor musun/etmiyor musun denmez, nedense?
Neyse ben inananlardanım,çünkü varlıklarını kabul ediyorum. Bu inancıma X-Files'ın büyük bir katkısı olduğunu yadsımıyorum ama yüzdeliğin ağırlık noktasını o oluşturmuyor. Belki David Duchovny'dir bilinmez :)

Geçen gün elime bir kitap geçti Thomas Gilovich'in -How we know what isn't so:the fallibility of human reason in everyday life diye.
Şimdi blogçular Türkçe'yi çözemediler İngilizce'yi nasıl anlarlar acabağğ? dersek,tercümesini yapalım "olmayanı nasıl görüyoruz:günlük yaşamda insan aklının yanılabilirliği"

İnsanız arada bir dengemiz şaşabilir der şair Tarkan, işte bu yüzden devreye bilimin kuşkuculuğu giriyor. Ama "duygu ötesi algı" ve "deneyüstü meditasyon" hatta "üçüncü göz" gibi durumlar bilimi bir nebze susturuyor,tanımlanamayan cisimlerin tanımlanabilir olmasının önünü açıyor.

Yüksek hızlar ve güçlü külteçekim alanlarında Newton babanın görüşlerini Einstein'ın "genel ve özel görelilik yasası" alt ediyor. Henüz kanıtlanmadı ama genel ve görelilik kütleçekimsel dalgalar gün gelip de varlığı saptanırsa ve insanoğlu bunu günlük hayatında kullanılır hale getirirse vay "uzaylıların" haline.

Back to the future bu noktada hayal ürünü bir film değil. Zira Jetgiller vardı vakti zamanında, o da çok ütopik gelirdi göze ama pek ala oldu!

İnsan vücudunun evrimi konusunu da biraz deşersek eğer, UFO'lar vardır! denilebilir.

Bizden asırlar önce yaşamış atalarımızın fosillerini buluyoruz ama "uzaylı" dediğimiz gelecekteki atalarımız, bize kendi elleri ile gelecekten canlı fosiller getiriyorlar. Hoş, uzun zamandır bizi terkettiler gelen giden yok, bunda Putin'in bir parmağı olduğunu düşünüyorum ben ama neysee,şimdi burda söylerim fikirlerimi kullanırlar izinsiz meşhur olmaya kalkarlar, olmaz :)

Çok derin bir mevzudur efem uçan cisimler.
Ben büyük bir beklentiyle bekliyorum, bir beni de kaçıracaklarını üzerimde deney yapacaklarını. Evet evet, o seçilmiş kişi benim!