Çocukluğumuzda hangimiz beklemiyordu hafta sonlarını, özellikle cumartesi sabahlarını. Pek çoğumuzun bundan kastı hastası olunan çizgi dizileri kaçırmamaktı. Hafta içi erken kalkmamızın sebebi mecburiyet olurdu ancak hafta sonu geldiği zaman sabahın köründe, henüz ev ahalisi rüya aleminin derinliklerinde gezinirken dikilirdik ayağa. El yüz yıkandıktan sonra salonda bulunan en rahat koltuğa kıvrılıp, ele de televizyon kumandasını almak gibisi yoktu. Aksini iddia edebilecek birini tanımadım şimdiye dek. Çizgi filmleri ve dizileri geçtim, başını TRT'nin çektiği birçok televizyon kanalında çocukluk hayallerini nirvanaya ulaştırabilitesi son derece yüksek filmler yayınlanırdı. Bu filmlerin hedef kitlesi çocuklardı ve biz de zaten çocuktuk o vakitler. Hoş, şimdi rastlasam yine kaçırmıyorum bu filmleri. Söz konusu filmler arasında iki tanesi vardı ki TRT sıklıkla yayınlamaktan çok memnun olurdu. İlk film daha önce de blogda yer verdiğim bir film; L'ours. İkincisi ise bu yazıya ilhâm kaynağı olan film The Goonies. Çocukluğumuzun en zevkli anlarına ortaklık eden filmlerden biridir bu. Tekrar tekrar izlemenin bile bıkkınlık vermediği türdendi.
The Goonies... Kendilerine bu ismi layık gören ve mütevazi bir sahil kasabasında yaşayan bir grup afacan çocuk... Hepsi de yoksul birer ailenin çocuğudur ancak yaşama gülümseyerek bakmayı bilmektedirler. Başlarındaki en büyük sorun ise yaşadıkları mahallenin bir grup yatırımcı tarafından golf sahasına çevrilmek istenmesidir. Bunun mümkün olmasının tek yolu da o bölgedeki tüm evlerin yıkılmasıdır. Aileleri 2 gün gibi kısa bir süre içerisinde gereken parayı bulamazsa Goonies dağılacak ve her aile başka bir yerleşim birimine taşınmak zorunda kalacaktır. Tam da bu noktada kader çocuklara güler. Mikey ve Brandon Walsh kardeşlerin evinde çaresizce oturdukları anda Mikey tavan arasında bulduğu bir harita ile geri döner. Artık bir define haritasına sahiptirler. Sonrası ise klâsik... Giden kimsenin geri dönmeyi başaramadığı bir yol. Her şeye rağmen, ailelerini ve evlerini kurtarabilmek için paraya ihtiyaç duyan bu afacanlar takımı böylesine bir maceraya kendilerini hazır hissederler.
1985 yapımı olan bu filmin yönetmenlik koltuğundaki isim Superman, Lethal Weapon, Maverick ve Conspiracy Theory gibi yapımlardan tanıdığımız emektar sinemacı Richard Donner. Filmin senaryosunun altında ise Steven Spielberg'i görüyoruz. Sadece bu iki isim bile heyecanlandırmaya yetiyor, ancak film kesinlikle bu isimler ile yetinmiyor. Filmlerinde rol verdiği birçok çocuk oyuncuyu sonraki yıllarda sinema dünyasının ünlü isimleri hâline getirmeyi başaran Spielberg bu filmle de aynı senaryoyu hayata geçiriyor. Nasıl ki Extra-Terrestial'da rol verdiği Drew Barrymore yılların ardından Hollywood'da demir atmayı başarmışsa, bu filmde rol verdiği iki genç oyuncu sonraki yıllarda birçok önemli filmde boy gösterdiler. Bunlardan ilki The Goonies'de Brand Walsh karakterini canlandıran Josh Brolin. The Goonies ile sinema kariyerine başlayan Brolin, özellikle kariyeri boyunca rol aldığı Hollow Man, Grindhouse, No Country for Old Men, Planet Terror ve American Gangster gibi filmler ile adından sıkça söz ettirmeyi başardı. 2009 yılında vizyona girmesi beklenen Terminator serisinin son filminde ise - son anda bir aksilik çıkmazsa - Terminator karakterini oynayacak.
Çocuk yıldızlardan bir diğeri ise Sean Astin. The Goonies'de Mikey Walsh karakterine hayat veren 1971 doğumlu oyuncuyu birçoğumuz The Lord of the Rings serisinde canlandırdığı Samwise Gamgee rolü ile tanıdık. Samwise Gamgee karakterini layıkıyla canlandıran aktör 50 First Dates ve Click filmleri ile 24 isimli televizyon dizisinde de son derece başarılı bir oyunculuk sergiledi.
The Goonies tüm bu özelliklerinin yanı sıra kötü bir niteliğe de sahipti. Bu da çocukları çok çabuk gaza getirmesiydi. Hayır, kendimden biliyorum. Bu filmi izledikten sonra insan kendisini sokağa atmak, arkadaşları teker teker evlerinden toplamak ve yıkıldı yıkılacak bir kulübede define avcılığına çıkmak istiyor. İlk bakışta Indiana Jones serisinin çocuklar için yapılmış bir uyarlaması gibi gelse de bundan çok çok ötede olan bir filmdir The Goonies. TRT ve diğerlerinin benim jenerasyonum zamanında sahip oldukları çizgiden her geçen an uzaklaştıkları şu günlerde televizyonda rastlamayı beklemek yerine bir yerlerden edinmeye çalışmak en mantıklısı sanırım.
Avrupa’nın geleceği belirsizleşiyor
-
Avrupa Birliği entegrasyonu sürecini taşıyan *“Fransa-Almanya motoru”*,
fena halde tekliyor. Bu iki ülke büyük ekonomik siyasi zorluklarla, aslında
...
3 gün önce
1 yorum:
Selam!
Ilk önce bu denli güzel bir Blog yaptiginiz icin tebrikler.Sayflarda gezerken gercekden beni ilgilendiren konulara rastladim.Bende film hayraniyim ve Goonies izledikden sonra Google üzeri sizin Blog a rastladim.Goonies gercekden harika bir film.Defalarca izliyebilirim.Filmi cok güzel özetlemisiniz.Bende Goonies üzeri Blogumda bir yazi yazmayi düsünüyordum.
not:Bu arada bende Galatasarayliyim.:)
saygilar
Levis.:)
Yorum Gönder