4 Ekim 2008 Cumartesi

Golemata Voda

Sırdaşlık... Kökleri derinlere salınmış dostluklar... Komünizm ve din... İkinci Dünya Savaşı... Temalar! Bir filmin üzerine kurulması bakımından temalar önemlidir. Saydıklarım sanıyorum ki beyazperdede en sık rastlanılanları. Üstüne koyuyor yönetmenler, yapımcılar. Durmadan! Usanmadan! Hâlâ... Merak ediyorum, sinemaseverler üzerinde bir anket yapılsa İkinci Dünya Savaşı temalı yeni filmler görmek isterler mi? Cevabı tahmin etmek güç değil sanırım.
Senaryosunu daha önce okumuştum, ilginç gelmişti. Alışverişte eski defterler açılır bazen. Bulunamayan bir ande göze çarpar ve tüm plânlar altüst olur. O yüzden demiş olmalı büyük Laz düşünürü İsmail Türüt "Plân yapmayın, plân" diye... Benimkisi de o hesap. Golemata Voda gözüme ilişince doğru yerde ve doğru zamanda olup olmadığımı sorgulamadan aldım.
Makedon sinemasına karşı Before The Rain ile birlikte bir ilgi duymuştum, ama o kadar. Fazlasını hiçbir zaman bulamadım. Makedonya'nın 2004 yılı Oscar aday adayı olan bu film de zincirin son halkası oldu, en zayıflarından... İkinci Dünya Savaşı'nın akabinde ailelerinden yoksun bırakılan çocukların komünist askerlerce yakalanıp zorla yerleştirildikleri yetimhanede yolları kesişen Lem ve Isak'ın hikâyeleri üzerine kurulu bir film Yağmuru Beklerken. Aslında belirtmek gerekir ki film başından sonuna dek "flashback" olarak ilerlemekte. Şöyle ki; Lem Likodinoski ülkenin en önemli politikacılarından biridir. Rahatsızlanması üzerine hastaneye getirildiğinde Azrail'e kafa tutmak yerine geçmişine inmeyi seçer. Geçmişine yapmış olduğu zihinsel yolculuğu boyunca kendi iç hesaplaşmalarını, doğrularını/yanlışlarını ve en nihayetinde pişmanlıklarını yeniden yaşama olanağı bulur. 12 yaşındayken Stalin fedailerinin yetimhanesinde bulur kendisini. Öğretilen hiçbir şey gerçek değildir. İçinde bulunduğu ortamın aslında bir beyin yıkama kampında farkı yoktur. Kendisinin ve akranlarının sürünün başını çeken koyunu takip ettikleri ortamda, tam da uçurumun kenarına gelmişken, ortaya çıkıveren Isak Keyten isimli garip çocuk hâl ve hareketleriyle Lem'i etkilemeyi başarır. Isak'ın durmaksızın olayları sorgulayan tavrı, hayata küsmüş olan Lem'i yere çakılmadan yukarı çekmeye başlar. İkili arasında can bulan dostluk onları öğreticilerinin bile kendileriyle çeliştikleri bir noktaya dek sürükler.
Golemata Voda Makedon yönetmen Ivo Trajkov'un muhtemelen yıldızının parlamasını sağlayan filmi. Yıldız dediysek de sinema evreninde Çoban Yıldızı kadar parlak olabilecek kapasiteye sahip değil. Bir parlayıp bir sönenlerden... Anlatımın çok yalın oluşu ve jenerik/müzik bütünleşmesi kanımca filmin en çok ön plâna çıkan noktaları. Bunun yanı sıra kalburüstü senaryoya bir de kötü oyunculukların eklenmesi filmi izlemeyi biraz işkence kılıyor. Elbet tabii 10-12 yaşındaki çocuklardan üstün bir performans beklemek abesle iştigâl olsa gerek, ancak "Biz yine de ne çocuk performansları gördük" demeden alamıyorum kendimi.
Kıssadan hisse vurmak gerekirse izlememenin kayıp olmayacağı bir film Yağmuru Beklerken. Yine de tüm dertlerini yağmur ile silebileceklerine inanların izlediklerine kesinlikle pişman olmayacakları bir yapım.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu filmi hiç bir yerde bulamıyorum. Nasıl ulaşabilirim?