7 Ekim 2008 Salı

Ömer Hayyam'dan (7)

  • Hep bir çember, dolanıp durduğumuz!
    Ne önümüz belli, ne sonumuz.
    Kim varsa bilen, çıksın söylesin:
    Nereden geldik, nereye gidiyoruz?
  • Tepemizde dönüp duran gökler
    Büyücünün fanusu gibidirler:
    Güneş bu fânus içinde lâmba,
    Biz de gelip geçen görüntüler.
  • Yüzümde pırıl pırıl sevinç gördüğün gün,
    Nice konakları yıkılmıştır gönlümün.
    Dalgıçsan dal gözlerimin denizine, bak:
    Dibinde mahzun bir deniz kızı görürsün.
  • Seni kuru sofraların softası seni!
    Seni cehennemde kömür olası seni!
    Sen mi Hak'tan rahmet dileyeceksin bana?
    Hakka akıl öğretmek senin haddine mi?
  • Şarap içip güzel sevmek mi daha iyi,
    İki yüzlü softaları dinlemek mi?
    Sarhoşla âşık cehenneme gidecekse,
    Kimselerin göreceği yoktur cenneti.
  • En büyük söz Kuran bile
    Arada okunur besmeleyle.
    Kadehteyse öyle bir âyet var ki
    Okur insan her zaman her yerde.
  • Bir damla şarap Tus saraylarına bedel,
    Keykubad'ın, Keykavus'un tahtından güzel
    Sabaha karşı âşıkların iniltisi
    İki yüzlü softanın ezanından güzel.
  • Yerin dibinden yıldızlara dek
    Ermediğimiz sır kalmadı pek,
    Her düğümü çözmüş insanoğlu;
    Ecel düğümünü var mı çözecek?
  • Bu evren her gece ne gömlekler diker!
    Kimini gelen, kimini giden giyer.
    Her gün nice sevinçler dolar dünyaya,
    Nice dertler toprağa karışır gider.
  • Şarap benlik kaygusu bırakmaz sende
    Çözülmedik bir düğüm kalmaz beyninde
    İblis bir kadeh şarap içmiş olaydı,
    Secdeye yatardı Adem'in önünde.
  • Şarabı götürüp döksen bir dağa
    Dağ sarhoş olur başlar oynamaya.
    Ben ne diye tövbe edecekmişim
    İçimi tertemiz eden şaraba?

Hiç yorum yok: