- Şimdi efendim Amerika’nın Nebraska eyaletinde amcanın biri – ki bu amca eyalet senatörü oluyor – dünyadaki milyonlarca insanın dehşet içinde yaşadığını, yangınlar ve ölümlerin yaşamı mahvettiğini söyleyip, bunun sorumlusu olarak da Tanrı’yı göstermiş. Bununla kalsa iyi... Amcam Tanrı’yı dava etmiş. Olayın çok daha komik olan tarafı ise mahkemenin “Davalının ikâmetgâh adresinin bulunmadığı” gerekçesiyle davayı reddetmesi olmuş. Komik olaylar her zaman Türkiye’de yaşanmıyormuş, size bugün bunu kanıtladım. Çok haksızlık etmeyelim bence ülkemiz insanına, değil mi? Evet!
- Magnum Infinity’in antep fıstıklısı çıkmış. Şöyle söyleyeyim, çok da iddialı olacak ama, piyasadaki en iyi antep fıstıklı çikolata olmakta kendisi. Fiyatına rağmen günde en az 2 tane aşırmadan duramıyorum.
- Tahran'da geçtiğimiz hafta Guinness'e girebilmek için büyük efor sarfedildi. Daha doğru bir tabirle girememek için büyük bir uğraş verildi. Birtakım insanlar dünyanın en büyük sandviçini yapmakla uğraşırken, sandviçin bir diğer ucundaki insanlar ekmeği koparıp koparıp mideye gönderdiği için, bir süre sonra ortada sandviç kalmamış. Guinness yetkilileri de ölçüm yapamadıkları için geldikleri gibi dönmüşler. Ahaha, işte ben buna gülüyorum ya.
- Şimdi Erdil diyo ki...
- Bu Christina Aguilera isimli afet için "Var mısın Yok musun" da izledim ya, kendime bir şey diyemiyorum. Şarkılarına hastayım tabii...
- “Yaşadığımız uykudan ölmekle uyanmaktayız. Gerçeğe vardığımız o an evren dediğimiz bu büyük düzeyden ayrılırken bir tek sözcük bile diyemediğimize, buranın bir düş olduğunu söyleyemeyeceğimize yanarım.”
“Ayrılığın acı veren, acı verecek başka bir büyüklüğü var. Ki bunu saydıklarımın üstünde tutarım: Türkçe’den ayrılmak.”
Huzur içinde ol büyük usta... - Yine, yeni, yeniden... Kevin Spacey'i göremedim yahu. Var mı ötesi... Gelir mi bu adam bir daha Türkiye'ye ya da ben Londra'ya gitsem bulabilir miyim onu? İsyanım var!
- Mustafa'ya ilk tepkiler burada!
- Selocanlar var ya, yazık onlara. Bence Türk televizyonlardındaki en adi reklamdır Selocanlar'ın yer aldığı reklamlar. Şöyle bir gerçek var ki 10 yaş ve üstü kesimin cep telefonlarından kansere yakalanma olasılığı yüzde 50 iken, 0-10 yaş arası kesimin cep telefonlarından kansere yakalanma olasığı yüzde 500. Ve Turkcell bu yaş dilimi arasında yer alan çocukları reklamlarında kullanıyor. Tamam, belki telefon ile temas kurmuyorlar ama zaten bakış açısı da bu değil, değil mi?
- 2008'in şu ana kadar geçen sürecinde milletin vekilleri vakıf ve derneklere tam 50 bin YTL'lik bağış yapmış. Sakın ha hiçbirini masum sanmayın. Bağışların hepsi de devlete ödetilmiş. Maksat keriz olmamak, evet!
- Süper memleketiz vesselam. Herkes ekonomik krizin bir ucundan tutmuşken, biz kesinlikle ama kesinlikle etkilenmiyoruz. Üstelik ekonomil yazarlarımız bile buna kendilerini inandırmaktalar. En birinci Türkiye efendim, başka birinci yok!
- İzlanda satışa çıkarılmış mesela bu ekonomik kriz yüzünden. Peşin fiyatına taksit yaparlarsa talip olabiliriz örneğin. Etkilenmiyoruz ya biz hiçbir şeyden!
- Tarhana çorbasını çok özledim ben! Böyle buz gibi havada, sıcacık! Impfh!
- "Bana bir varmış de, bir varmış bir yokmuş deme, içime dokunuyor!"
- Kadıköy'den Eminönü'ne doğru yol alan vapurdaydım dün. Boğaz'ı tam yarılamıştık ki vapur ahalisi bir anda hareketlendi, herkes burna yöneldi. "Hoop n'oluyor burada" dememe kalmadan deniz yüzeyinde bir batıp bir çıkan cisimleri seçti gözlerim. Evet, yunustu onlar. Hayran oldum, dönüşte de görmeyi umdum. Karanlıkta olsa bile görmek mümkün olmadı tabii. Çok mutlu oldum ama yahu, anlatamam.
- MetÜst'ün geçen haftaki yazısı muhteşemdi. Başlığı "Başbakan'ın Sevdiği İltifatlar" olan yazıda neler yoktu ki? Misal... "Bir sen, bir ben, üç de bebek!", "Ohh harikasın Recep'im, durmak yok, yola devam!", "Ömür biter, kömür bitmez", Susam susam bıyıklarım, Baykal seni ayıklarım", Bi' dava da bana aç zalim, sana karşı boş değilim"
- Kimse bana "Bu kadar çok uyuma bak. Bu yüzden ömrünün şu kadar yılı boşuna geçip gidiyor" muhabbeti yapmasın. Ben zaten bu dünyaya uyumak için gelmişim. Size ne be! Aaaaaa...
- Şimdi biz salata yapıyoruz ya, içine de salatalık koyuyoruz ya, bence buraya kadar bir sorun yok. Çünkü salatalık işte, adı üstünde. Ancak biber, domates ve bilimum sebzeyi neden salataya katıyoruz? Madem bunu yapıyoruz, salatalığı salatalık olduğu halde neden arada bir salata yapımı dışında kullanıyoruz? Akıl sır erdiremiyorum gerçekten! Gerçekten!
- Konuk Yazar'a katkıda bulunmak için can attığınızı biliyorum... Siz çaktırmamakta ısrar etseniz de...
- Coca-Cola Zero'nun Quantum of Solace tasarımına hayran kaldığımı belirtmeliyim.
- Çıktı... En sonunda çıktı... Ve ben ne kadar rahatladım bilemezsiniz. The Nightmare Before Christmas'ın DVD'si Tiglon tarafından piyasaya sürüldü. Üstelik öyle bir ikinci DVD'si var ki sormayın gitsin. İçinde bonus olarak hem Vincent hem de Frankenweenie'yi bulmak mümkün. Ne diyoruz, darısı artık Edward'ın başına...
- "Ama ne yapmıyoruz, kendi aramızda konuşmuyoruz!" Gıcık oluyorum sana Gülse Birsel...
- Rahatladım ve bittim!
Trump! Nasıl yani? (2)
-
Pazartesi günü, *Trump*’ın açık farkla (oy sayımı ilerledikçe açık farkla
olmadığını görüyoruz) kazanmasına yol açan dinamikleri tartışmıştım. Bugün *“Tru...
17 saat önce
2 yorum:
Mustafa'ya ilk tepkiler burada bağlantısı çalışmıyor...
Haklısın! İlginçtir video haber internet söz konusu kaynaktan kaldırılmış.
Yorum Gönder