Merak ediyorum! Hem de çok...
Bitirme projemiz kapsamında okulumuz çevresindeki haneleri dolaşıp 7 ile 10 yaş arasında 25-30 öğrenci bulup, öğrencileri ve ailelerini ikna edip, ders vermemiz gerekiyordu. İşin zor kısmı kapı kapı dolaşılıp gerçekleştirildi. Çocuklarını okuldan arta kalan zamanlarda alternatif kurslara (Kuran kursu vb...) göndermeyi tercih edenler de vardı, üniversite öğrencilerinden faydalanmalarına gönülden razı olanlar da... En nihayetinde çocuk sayısının beklediğimizin çok üstünde, 60'a yakın olduğunu gördük. Karşımızda öğrenmeye hevesli genç yürekleri görmek bizi de kamçılayacaktı, bu belli. Oturduk dersleri böldük. İngilizce, bilgisayar, Türkçe, hayat bilgisi, matematiğin de dahil olduğu toplam yedi ders belirlendi. Geçen hafta salı günü, benim için kutsal olan bu görev başladı. Benim ders saatim ise her pazartesi 17:30 ile 18:30 olarak önceden belirlenmişti. Nitekim büyük gün gelip çattı. Karşımda öğrenmeye aç bir ordu gördüm. Gözlerimin korktuğunu inkar etmeyeceğim ama çocukların masumiyeti, sevimlilikleri yüzünden oldu bunlar. Eğer ki benden en ufak yararlı bilgi kaparlarsa, bu beni son derece mutlu kılardı. Neyse, söyleyeceklerim bunlar değil zaten...
Derse başladıktan sonra pek çok şey fark ettim "yeni Türk eğitim sistemine" dayalı. Bunlardan biri ve belki de en önemlisi yazılarıydı. İstisnasız hepsi de almaları gereken notları "el yazısı" ile alıyorlardı. Benim ortaokulda seçmeli bir derste gördüğüm el yazısı ilkokul 1'e giden bünyelere öğretiliyordu. Üzülmemek elde değil... Cevabını bilsem de yine de merak ediyorum, hangi zihniyetin ürünüdür bu?
Avrupa’nın geleceği belirsizleşiyor
-
Avrupa Birliği entegrasyonu sürecini taşıyan *“Fransa-Almanya motoru”*,
fena halde tekliyor. Bu iki ülke büyük ekonomik siyasi zorluklarla, aslında
...
3 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder