17 Kasım 2008 Pazartesi

Pazartesi Notları #52

  • 52 oldu, 52!
  • Yazıyla “Elli iki!”
  • 1 yıl yahu!
  • Bir halt mı? Değil!
  • Şimdi, buzlu çay iyidir, hoştur. Herkes bunun şeftalili olanını içerken bir benim galiba limonlu olanına abayı yakan. Bir de, sabah demlediğiniz çayın içine bir dilim limonu boca edin. Sonra soğumaya bırakın. Aynı işlemi şeftali ile denemek pek mantıklı görünmüyor. Sonrası... Alın size ev yapımı buzlu çay. Aslında düşündüm de, almasanız daha iyi sanki.
  • İstanbul’un suları o kadar kirli ki yıkanmak için banyoya giriyorsunuz, çıktığınızda bir bakmışsınız aslında daha fazla kirlenmişsiniz. O kadar yani...
  • Ben bunu yazarken üç ayrı camiiden aynı anda okunan ezanı dinlemekteyim.
  • O değil de ben bu Kurtlar Vadisi Pusu’yu çok seviyorum. Ne güzel, yayınlandığı 2-3 saatlik zaman dilimi içerisinde ne sokaklarda kıro kalıyor ne de İstanbul’da trafik...
  • Her mutlu çift bir gün ayrılığı tadacaktır!
  • 21 Kasım'da Sürmanşet, 26 Kasım'da Sunay Akın Beşiktaş Kültür Merkezi'nde. Gitmek lazım...
  • Hulusi Kentmen aramızdan ayrılalı tam 15 sene olmuş. Dün gibi hatırlıyorum. Rüyamda bana "Elveda" bile demişti. Varın bu tonton adamın üzerimde bıraktığı intibayı siz düşünün.
  • Bu haftaki "Kültür Sepeti ile Yeni Bir Şeyler Öğreniyoruz" köşesine hoşgeldiniz. Biliyor muydunuz ki filler dünyadaki sıçrayamayan tek canlıymış. Bilmiyorsanız öğrendiniz, biliyorsanız bana yazıklar olsun.
  • Hani bazen gömlek giyiyoruz ya ve bu gömlek beyaz oluyor ya, sonra aynanın karşısına geçiyoruz ya nasıl göründüğümüzü görmek için, işte o an içimizdeki atletin belli olduğunu görüp inceden bir küfür basarız ya, "Hayatta böyle anlar neden var ki" diye sormak lazım belki de.

6 yorum:

sinem dedi ki...

-yoo ben de en çok limonlu ice tea severim :)

-evet biliyorum, ama sana yazıklar olmasın :)

-içinden atlet görünmeden içi de görünmeyen erkekleri henüz çözemedim ben. genelde bu sınıfta da brad pitt vb aktörler oluyor.

-neden bu kadar kısa? neden?

Anıl dedi ki...

sinem,

- Benimle aynı ağız tadına sahip birini bulduğum için çok mesudum.

- Çok incesiniz efendim, anlatamam.

- Ben anlayamadım bu cümleyi :)

- Arz talep meselesi diyelim :)

sinem dedi ki...

"Hani bazen gömlek giyiyoruz ya ve bu gömlek beyaz oluyor ya, sonra aynanın karşısına geçiyoruz ya nasıl göründüğümüzü görmek için, işte o an içimizdeki atletin belli olduğunu görüp inceden bir küfür basarız ya, "Hayatta böyle anlar neden var ki" diye sormak lazım belki de."

çözemediğin madde bununla alakalı. hani üzülmüşsün ya atlet belli oluyo diye, onunla alakalı şeetmiştim.. :)

Anıl dedi ki...

Onunla alakalı olduğunu anladım da cümleyi anlayamadım :)

Neyse sağlık olsun :)

sinem dedi ki...

hayır pes etmiycem! :)

şimdi gerçek hayatta iki çeşit beyaz gömlek giyen erkek vardır: atletli vs atletsiz. atletliler görece olarak daha iyidir çünkü atlet görünür. bi de atletsiz familya vardır, bildiğin kıllı mıllı içi görünür filan. berbattır, dövmek isterim de gücüm yetmez :)

antigerçek hayatta oluyor hem atlet giymeyip hem içi görünmeyenler. bilimum aktörler filan, şov bizniz yani :) bu sebeptendir ki genç adam, kendini kederlere boğma. bir bired pit olmadığın sürece ya atletin görünecek, ya için :)

yordun beni gönülçelen...

Anıl dedi ki...

Hah işte, şimdi oldu. Sen böyle uzun yazınca ben anlayabiliyorum senin dilinden :)