25 Ağustos 2008 Pazartesi

Pazartesi Notları #42

  • Bilginize… Artık Türkiye’nin en büyük ikinci gölü Beyşehir Gölü. Göldeki su miktarının arttığını düşünmüyorsunuz sanırım. Bunun aksine Tuz Gölü geride bıraktığımız 9 sene içinde %85 oranında küçülünce bu unvanını Beyşehir Gölü’ne devretmiş.
  • Bir haftadır gazetelerde görüyorum. Almanya’da sanırım… Bir hayvanat bahçesinde gorilin teki ölen yavrusunu yanından ayırmıyor. Son derece yürek parçalayıcı.
  • Bakanların başı dedi ki geçtiğimiz günlerde; “Bir kişi 8 madalya alıyor. Bizim aldığımız madalya sayısı ise 3. Bunların içinde altın yok… Ancak bir kişi tek başına silip süpürüyor. Bizde niye yok?”… Bize mi soruyorsun sayın RTE? Ancak yine de ben sana söyleyeyim “Neden yok?”Şimdiiiii… Öncelikle sporcu yetişmesini teşvik etmiyorsunuz. Teşvik etmediğiniz gibi ülkeden sporcu çıkmasının da önüne geçiyorsunuz. Yani köstek oluyorsunuz… 15 bin kişilik spor salonu inşa etmek yerine adım başı cami kaynayan ülkeye 15 bin kişi kapasiteli VIP cami yaptırıyorsunuz… Sonra da “Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili, buna rağmen yüzücü çıkaramıyoruz” diyorsunuz… Hoş, mayo giyen sporcular yobazlardan dayak yiyorlar, sırf mayo giydikleri için. Laf işte bizimkisi… Böyle ülkeden sporcu çıkmayacak da nereden çıkacak!
  • Peki hep mi sonuncu oluyoruz? Her alanda sonuncu gelmek makus talihimiz mi bizim? Hiç de değil sevgili okurum! Şöyle ki iş kazalarına en fazla kurban veren ülke kategorisinde altın madalyayı boynumuza geçirmişiz. Ya yaaaa…
  • 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nın açılışını izleyen her bünyenin ağzından aynı cümle kesinlikle çıkmıştır: “Adamlar yapmış abi!”… Eh yapmamışlar işte… Söz konusu Çin olunca temkinli yaklaşmalıydık tabii. Açılış töreninde şarkı söyleyen çocuk meğerse sadece dudak oynatıyormuş. Törenlerden ekranlarımıza taşınan pek çok gösteri ise bilgisayar teknolojisinin ürünüymüş. Demek ki neymiş? Çinlilerin ürettiklerinden pek bir farkı yokmuş.
  • 17 Ağustos Depremi’nin ardından tam 9 sene geçmiş. O günden bu yana olası Marmara Depremi’ni konuşup duruyoruz. Evet, sadece konuşuyoruz. Hayır, yarın öbür gün deprem “Eeeyh, eytere beaaa” diye şaha kalkacak, olan olacak ve biz yine başlarımızı ellerimizin arasına alacağız. Birileri de çıkıp diyecek ki; “Takdir-i ilahi anam, elden ne gelir?”
  • Yeditepe Üniversitesi sivrisinek denilen mahlûkatı tarihe gömecek buluşu yapmış. Sıradaki yaratıkların hamamböcekleri olması dileğimle…
  • Alpay Erdem’in “Çocuğunu Dürbünle İzleyen Adamı”na çok gülüyorum ben, öyle böyle değil.
  • Neyi istiyorum biliyor musunuz? “Yakışıklı değil ama hoş çocuk” veya bunun bir diğer versiyonu “Öyle işte, kendine has bir güzelliği var kızın” gibi tabirler defolsun gitsin, bir daha da gözüme görünmesin istiyorum. İnanın çok istiyorum bunu. Çirkinse çirkindir lan işte…
  • Evet, çok fazla “lan” kullandım bu kez. Özür diliyorum. Şartlar beni bu hâle getirdi.
  • Birkaç gün önce cadde ortasında bir eskiciye rastladım. Koskoca caddede eskicinin işinin ne olduğunu bilemeyeceğim tabii. Kendisi gayet doğal bir şekilde “Eskiciiii” diye seslenirken, bir an sonra ayaklarını sinirden yere vurmaya başladı ve sesini yükseltti: “Eskiciiii lan, eskiciiiii”… Çok güldüm ben buna. Yazık. Ama hep bunları Antalya sıcağı yapıyor. Ben biliyorum, evet, biliyorum.
  • Benim anlamlandıramadığım bir şey var… Neden sinema ve patlamış mısır birbirleriyle özdeşleşmiştir? Neden patlamış mısır yahu? Neden patates kızartması değil mesela, ya da ne bileyim neden fındık fıstık değil de mısır cipsi. Bir de çatır çutur ses çıkartmıyor mu, Allah’ım, deli oluyorum.
  • Bir haftadır gazetelerde ve televizyon kanallarında görmüşsünüzdür. Avustralya’da yavru bir balina teknenin tekini annesi sanıp, emmeye çabalıyordu. Yetkililer – ki kim oluyorsa bu yetkililer – 6 gün kadar bekledikten ve yavrunun hâlâ teknenin peşini bırakmadığını gördükten sonra yüksek dozda anestezi uygulayarak yavru balinayı uyutmuşlar. Kim, nerede buluyor bu yetkiyi kendinde?
  • Birkaç ay önce gece uyumaya çalışma çabalarım bir kedinin acı acı – saatlerce – uluması yüzünden sonuçsuz kalmıştı. Çok fena sövmüştüm kendisine. Hatta ertesi gün harıl harıl aradım kendisini ve gördüğüm kediyi o farz edip elime geçen taşı salladım. Ben hayvanlara karşı böyle değildim. Doğurdu o kedi. Birkaç hafta oluyor. Hayatında kedilerden haz etmeyen ben, yavrular için her gün süt alıyor, onları annelerinden daha iyi besliyorum. Aferin bana!
  • Yahu bazen düşünüyorum da keşke Yontma Taş Devri’nde yaşasaydım. Böyle yabanda gezmek, karnını doyurabilmek için paraya değil büyük balık olmaya ihtiyaç duymak, geceleri gökyüzüne bakarak astronomi bilimini bulmak falan… Güzel olurdu. Hatta mümkün olsa dinozorlar çağında yaşamak isterdim ben. Tavşan kaç tazı tut güzel oynanırdı onlarla.
  • Aradığım kayışa şu an ulaşılamıyor…

3 yorum:

MOBIUS dedi ki...

Taş sallamış üstüne bir de "ben böyle değilim" diyor! Soğuk su dök üstlerine ya da soda şişesi.Bir daha yaklaşamaz bile,kesin çözüm.
Annelerinden de iyi besliyormuşsun, e bravo:)

Birşey soracağım sivrisineklerden ne istiyor sevgili üniversiteniz?
Evet, asıl gıcık hamamböcekleri.300 milyon yıldan beri var bunlar.Üstüne üflesen milisaniyede kaçıyorlar. Senin göz kırpışından bile hızlı şerefsizler. Bence yok olmayı hak eden hamamböcekleri!

MOBIUS dedi ki...

Söylemeden geçemeyeceğim ama yazıklar olsun şu yavru balinaya, ben de balinaları akıllı zannederdim.
Neyini annesi zannetmiş acaba teknenin...
Ultranil07'yi oraya göndersek,balinacık aç kalmaz,hatta yavruyu annesinden bile daha iyi beslerd ve tabi yavrucak mefta olmazdı.

Anıl dedi ki...

mobius,

anlaşılan bu hafta dalga geçmek üzere buralara uğraşmışsınız :) Ancak haklısınız siz de, elinize malzemeyi ben verdim.

Ayrıca bir kez daha haklısın... Mahvolsun hamamböcekleri. Nefret ediyorum onlardan.

Balinaya da bakarım, kediye de... İmkânım olsa hepsine bakarım. Hıh!