Tam bir yıl önce bugün yayın hayatına başladı bu blog. Belki de hiç aklında yoktu blog sahibinin böyle bir işe girişmek. Bir anda oldu her şey. Hep öyle olur. Okunma ve beğenilme kaygısı gütmeden yola çıkıldı. Bir süre yoktu kafada... Gittiği yere kadardı...
Bir süredir sahip olduğu bir başka blogda tekdüze yazılar yazmaktan oldukça sıkılmış bir bünyenin sıkıntılarının dışa atılmasıydı Kültür Sepeti. Öyle ya, bir günlük gibi görmedi değil blog sahibi... En yalnız hissettiği anlarda, açmazların içine en çok düştüğü vakitlerde bu blog vardı yanında. Yazıyordu bir şeyler, sonrası olsa da oluyordu olmasa da... Belki de mental mastürbasyon yolunu seçiyordu. Kafa boşaltmak için en iyi yolu bulmuştu.
Başlangıçta seyredilen yüzlerce filmin hatırlanmasını kolaylaştırmaktı gayesi... Sadece sinema hakkında çiziktirilecek bir şeyler varsa onları kaybetmemekti. Ders çalışmak gibi... Derler... Hep derler... "Yazarak çalış, aklında kalır"... Su ikram edince "Su gibi sınıfını geçiver"den daha mantıklıydı aslında. Aklımda kalması, akıllarda kalması için açıldı bu blog. Ne denli amacına ulaştığı muamma.
1 sene... Kısa gibi... Uzun gibi de... Blogun ilk yazısını yazdığım günü ve yeri sanki dünmüş gibi hatırlıyorum. Bu bakımdan kısa olsa gerek. Kaç defa kilit vurmaya yeltendim. Sayısını bile tahmin edemediğim için bu bakımdan da uzun olsa gerek. Eh, belki de bunu anlamanın yolu zamandan değil, içerikten geçiyordur. Bu yazı Kültür Sepeti'nin 500'üncü yazısı. 1 yıl boyunca gün başına 1 yazıdan daha fazlası demek bu... Ha, toplasanız bu yazıların ne kadarı işe yarar niteliktedir, bunu da ekleyip öyle yapmak gerek dört işlemi.
1 yaşını dolduran bir çocuk yürüyebilir mi? Sanmıyorum. Ancak bu blogun yazarı Kültür Sepeti'nin en azından apalama sürecini atlattığına inanıyor. İlginç bir şekilde konuşmayı zaten doğduğu andan bu yana biliyor.
Bir de bu blogun gizli kahramanlarına teşekkür etmek istiyor blogun sahibi. Yorumlarıyla yazılarıma değer katanlardan bahsediyorum. Birkaç kelam daha fazla yazmaya zorluyorsa kendisini, onlar sayesindedir. Tek tek isim vermek güç... Televizyonlarını yeni açan izleyicilerine bile basit bir teşekkürü borç biliyor blog sahibi.
Eh... Öyle işte... Blog sahibinin ömrünün 1 senelik bölümüne yoldaşlık etti Kültür Sepeti. Satır aralarına yaşadıklarından da serpiştirmiştir belki. Peki ya bundan sonrası... Blog sahibi Kültür Sepeti'nin ömrünün ne kadar olacağı konusunda kendisi de pek bir şey bilmiyor. Sizin bilmeniz gereken tek şey ise daha yeni başladığımızdır.
Yeni düşman ‘wokizm’
-
ABD’de Demokratlar seçim yenilgisinin nedenlerini araştırıyor. *Sınıftan
kopmak, “Wokizm”* (*“woke”* savları savunmak) önde gelen nedenler
arasında. ...
3 gün önce
10 yorum:
Bir sene boyunca istikrarlı bir şekilde yazmak hiç de kolay değil tebrik ederim blog sahibini, ayrıca bugün bu blogun doğum günü olduğuna göre nice senelere diyeyim bari iyi ki doğmuş :)
"Teşekkür ederim" diyor blog :) "Sizler varsanız, biz de varız"!
nice seneler o halde...siz yazanlar ve biz okuyanlar olarak :))
beenmaya,
Ve sonra Kültür Sepeti dedi ki;
- Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Okunmak elbette güzel şey.
"Teşekkürler" :)
Daha nice yıllara, yazılara :)
sokak lambası,
"Şükranlarımı top yapıp hepinize yolluyotum. Teşekkürler :)"
Yazmak kendini okumakmış ya,işte o hesap icra edilen.
Seni okudum, seninle yeni "şey"leri tanıdım/tanıyorum,öğreniyorum,paylaşıyorum.Bunun tarifi mutluluğunun, heyecanının tarifi yok!
Blog okumanın blog yazmanın tadı seninle güzel be Anıl.Hey yaz sen,hiç bırakma.Daha da uzatamayacağım -yoksa işi duygusallığa vardırmaktan korkuyorum-
Veee nice güzel senelere Kültür Sepeti! İyi doğmuşsun! Varlığın için teşekkür ederiz sahibine:)
Bu fotoğraftaki pasta mı artık her neyse ikram edicik misin bizlere? :D Pek yenicek gibi durmuyor ama neysee:)
MOBIUS,
"Seni okudum, seninle yeni "şey"leri tanıdım/tanıyorum, öğreniyorum, paylaşıyorum"...
Ne güzel sözler bunlar... Dürüst olmak gerekirse yola çıkarken bunları duymayı beklemiyordum. Birilerini mutlu edebilmişsem ve yazdıklarımı okuyanlar bunlardan kum tanesi kadar öğrenebilmişse bunun mutluluğunu tarif etmeye imkân yok.
Teşekkürler MOBIUS, güzel sözlerin için :)
Veee pasta elbette ki!
Çoluk çocuğa dağıttım. Zaten size layık değildi. Pasta demeye bin şahit!
1 sene mi? vay be. senin gibi ben de daha dün gibi hatırlıyorum kültür sepeti'nin doğduğu zamanı. ismiyle ne dalga geçmiştim:) galatasaray-ultranıl07 blogunu aşman gerekiyordu gerçekten. aştın. çok feci aştın hem de. ne biçim yazıyorsun ulan?! helal olsun! nice seneler olsun! varlığın türk blog gençliğine armağan olsun! :)
bu arada 1 yılı devirmeni tebrik etmenin yanında o fotoğrafı arayıp bulmanı da kutlamak isterim. nasıl bir fotoğraftır o nerden buldun? tabii pastayı gerçekten sen yapmadıysan? :)
bilog,
Evet, ben olsam ben de dalga geçerdim blogun ismi ile. İnan hâlâ aklıma geldikçe diyorum ki "Başka isim mi yoktu"... Eh benim yaratıcılığım da bu kadar :)
Yergilerin için teşekkür ederim :)
Yorum Gönder