- Niye böyle oldu be abi? Ben çok sevmiştim be abi. O kadar mektup gönderdim, insan bi' cevap yazar. Benim günahım ne be abi? (Erkan Can)
- Bak koçum, belli olmuyor ama benim bir tek kulağımın arkası kaldı. Artık acı çekmekten ve acı çektirmekten zevk almamayı öğrendim. Sevgililer -heh- bizim olanlar ya da olmayanlar hepsi iz bırakır. Bu izler şimdi seninki gibi çok derinini çiziyor. Hepsi kalır. Ama inan yeni izler de olacak. Yaşlıları düşün, sanki her şeyi bilirlermiş gibidirler ama öyle değil. Ne kadar acı çekersen çek şunu hiç unutma çizilecek bi' yer hep vardır ve çizecek bi' yer. Ressam olur insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya ya da resim olurlar senin gibi kazına kazına. (Savaş Dinçel)
- Beni çok derin kazıdılar abi ama altından sarı yeşil çıktı, he he. Sen demiştin ya abi, hani sonbaharda dağlarla çamların arasından görünen yaprakları sararan çınar ağaçlarına bakıp, "İşte bizim takım" demiştin. İşte bizim takım o abi. (Erkan Can)
- Evet, bizim takım, hep yeşil kalan çamlar ve hep sararan çınarlar. Hayatta torba, yeşil kalmak da var, sararmak da. Dağın rengi bunlar, dağın rengi... Neyse, Serkan senin takım arkadaşın, Nurten de artık ya yengen ya da bacın. O artık yok, belki de hiç yoktu. Haydi sil gözlerini, bu kadar diyet yeter. (Savaş Dinçel)
- Evet abi, o artık yenge, ben de kaleci. Kaleci "Torba Suat". (Erkan Can)
- Konuşmanı özlemişim. (Müjde Ar)
- Senin için kelimelerim bitti. Sen bitirdin. (Savaş Dinçel)
- Sen yanlış yaptın hacı, olacak iş değildi bizimki, anlamadın. (Müjde Ar)
- Biliyorum, bazen seninleyken bile böyle düşünürdüm. Anlamadığımı düşünürdüm. Kendi elimle seni kaybettiğimi. O zaman ölmek gelmişti içimden, geberip gitmek. Bu aralar yine oluyor ama kimse yok ki, kimi kaybediyorum? Niye yine böyleyim, bilmiyorum. (Savaş Dinçel)
- Dur. Biraz daha konuşalım. Aslında bunları özlüyorum. (Müjde Ar)
- "Seni" diyemiyorsun değil mi? "Seni özledim" demiyorsun. Her zaman kraliçelik peşindesin. Hep ulaşılmazsın. Halbuki ben o kadar çok şeyi özledim ki unutuyorum bazen, "Artık fark etmez" diyorum. Dünya artık böyle benim için; sen yoksun, yoktun zaten. Bunu niçin yapıyorsun, aklımı karıştırıyorsun? Bu iş bitmedi mi, ha? 5 yılımı senin için harcamadım mı? Ben yapamam, hem seninle hem sensiz olamam. Ne yapalım? Ben böyleyim. Ben gidiyorum. (Savaş Dinçel)
(Dar Alanda Kısa Paslaşmalar)
Trump! Nasıl yani? (2)
-
Pazartesi günü, *Trump*’ın açık farkla (oy sayımı ilerledikçe açık farkla
olmadığını görüyoruz) kazanmasına yol açan dinamikleri tartışmıştım. Bugün *“Tru...
18 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder