8 Temmuz 2008 Salı

Fincher'den Yeni Bir Film

Bilog dedi ki;

- Fincher yeni film çekmiş lan!

Ben de dedim ki;

- Oha!

Sonra Bilog dedi ki;

- Harbi bak!

Ben de dedim ki;

- Dur bir bakayım.

Bilog da dedi ki;

- Bak!

Baktıktan sonra geri dönüp dedim ki;

- Ana! Yine Brad Pitt var. Bonus olarak da Cate Blanchett var. Yanında yatarım ben bunun. Üstelik senaryosu da fena.

Bilog ekledi:

- Can Yücel'in "Tersten Yaşam" başlıklı yazısının içeriği ile birebir örtüşüyor.

***

David Fincher'in yılbaşında vizyona girecek olan son filmi The Curious Case of Benjamin Button hakkında biraz bilgi vereceğim. Ancak önce Can Yücel'in söz konusu yazısını önce kopyalayıp, sonra yapıştırayım:

"Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş şeklidir. Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel hatta mükemmel olurdu. Nasıl mı? Camide uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içersinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette.

Tabuttan doğruluyorsunuz, yaşlı, olgun ve ağırbaşlı olarak. Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazır. Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz. Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...

Altmışlı yaşlara kadar her şey garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz. Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz. Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve işe ilk başladığınız gün size hoşgeldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz. Ve Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak işe başlıyorsunuz. Herkes karşınızda elpençe divan.

Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor. Gittikçe zayıflıyor, forma giriyorsunuz. Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkâlade... Aman ne güzel günler başlıyor... Derken bir gün patron size 'Artık üniversiteye gitsen daha iyi olur' diyor. Bu arada babanız ortaya çıkmış, 'Fazla çalıştın" diyor 'artık eve dön, işi bırak, okumaya başla, harçlığın benden olsun...' Keyfe bakar mısınız?

Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden su gölden bir dönem başlıyor. Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor.

Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma derdi de yok artık... Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, 'Evde otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna' diyorlar... Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.

Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor. Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır. Bir gün karanlık, ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor sıcacık yumuşacık gürültü ve patırtısız bir ortamda yaşıyorsunuz.

Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz. Ve günün birinde müthiş keyifli bir sevişmeyle hayatınız bitiyor..."


***

Evet, Can Yücel'in mevzubahis yazısı buydu. Şöyle bir düşününce "Hiç de fena olmazdı" diyor insan. Bu noktada Fincher sazı eline alıyor. 1922 yılında çekilen bir kısa film ilham kaynağı oluyor. The Curious Case of Benjamin Button'da 80 yaşında dünyaya gelen Benjamin Button'un ilginç hikâyesine tanıklık edeceğiz. Diğer insanların aksine yaşı ileriye doğru değil, geriye doğru giden bir adam Benjamin Button. 50 yaşına geldiğinde, 30 yaşındaki Daisy ile tanışır ve ona aşık olur. Tek sorun biri yaşlanırken, diğeri gençleşecektir.

Kanımca muhteşem bir hikâye. Ben izlemek için sabırsızlanmaya başladım bile. Aşağıda filmin arkaplanında muhteşem bir müziğe sahip olan resmi internet sitesinin linkini ve fragmanını bulabilirsiniz. Şimdilik bunlarla yetineceğiz.

The Curious Case of Benjamin Button - Resmi Web Sitesi

2 yorum:

sinem dedi ki...

brad pitt'i sonsuza dek izleyebilirim. can yücel'in yazısı ve fikri de harikaymış. yeme de yanında yat cinsinden gerçekten.

bilog dedi ki...

" - Can Yücel'in "Tersten Yaşam" başlıklı yazısının içeriği ile birebir örtüşüyor. "

beni itsen(denize) böyle bir cümle kuramam. biraz gerçekçi ol:)

hastasıyım fincher'ın. panic room'u bile begendim. o kadar igrenç bir konusu olan filmi!(kendisi de konunun iğrenç olduğunu itiraf etmişti)

bir de perfect circle'nin judith klibini izlemesini herkese tavsiye ederim. niye? çünkü fincher çekti onu da.