29 Ekim 2007 Pazartesi

Paris, Je T'aime

Dünyadaki her şehrin farklı bir havası, kendine özgü bir büyüsü vardır. Tek başına sahip olduğu özellikle ayırır kendini diğer birçok şehirden. Barcelona kültür şehridir mesela. Tiyatroları ve sanatsal faaliyetleri ile ünlüdür. Barcelona'yı ziyaret edecek kitlenin şehri öncelikli tercih sebebidir bu. Sonra İstanbul mesela... Her semti, her caddesi, her sokağı buram buram tarih kokan kenttir. Milyonları içine çeker bir girdap misali. Bir kere girdiğiniz de çıkışı yoktur ya, aynen öyle işte. Ve Paris elbette... Onu rakiplerinden farklı kılan ne tarihidir ne de kültürü. Paris "aşıkların kenti" olması sebebiyle farklıdır. Birçok yeni evli çiftin balayı için düşünüdükleri ilk kent değil midir, ya da kaç sevgili düşünmemiştir Eiffel'in altında el ele tutuşmayı?
Geçtiğimiz yıl "Paris'te aşk başkadır" temalı festival tadında bir film çekildi. Bu film 21 ünlü yönetmen ve çok sayıda tanıdık oyuncunun katılımıyla her biri 7-8 dakikayı geçmeyen 18 farklı "Paris'te aşk" temalı kısa filmden oluşan koca bir film çekildi. Yönetmenler arasında kimler mi vardı? Bruno Podalydes, Gurinder Chadha, Gus Van Sant, Joel ve Ethan Coen kardeşler, Walter Salles, Daniela Thomas, Christopher Doyle, Isabel Coixet, Nobuhiro Suwa, Sylvain Chomet, Alfonso Cuaron, Olivier Assayas, Oliver Schmitz, Richard LaGravenese, Vincenzo Natali, Wes Craven, Tom Tykwer, Frederic Auburtin, Alexander Payne ve Gerard Depardieu!
Filmin oyuncu listesine göz attığımızda da tanıdık isimlere rastlamak mümkün. Bunlardan birkaçı şöyle; Natalie Portman, Gerard Depardieu, Rufus Sewell, Bob Hoskins, Elijah Wood, Steve Buscemi...
Paris, Je Taime çoğu sinemaseverin yüreklerinde filizlenen önyargı tohumlarını kökünden koparıp atabilecek bir yapım. Kanımca şu ana kadar izlediğim "aşk" temalı filmler içinde en başarılısı, Paris'in farklı aşkları bir araya getirmesinin resmi adeta... Filmlerin birinde hor görülen Müslüman bir kıza sahip çıkan bir genci, başka bir tanesinde iki hüzünlü pandomimcinin birbirleriyle kesişen hayatlarının hikâyesini izleyebilmek mümkün. Paris, Seni Seviyorum'da uzak ülkelerden Paris'e gelmiş, yalnızlığın hiçliğinde aşkı içinde yaşayan bir kadına da, otopark temizlikçisi ve aşkını platonik olarak yaşayan göçmen bir zencinin yürek burkan öyküsüne de, kör bir genç ile aktrist olma yolunda ilerleyen genç bir kızın azimli birlikteliklerine de, ve hatta Paris'in karanlık sokaklarında rastlayıp aşık olduğu gence sahip olmak için onu ısıran bir vampire bile rastlayabilirsiniz.
18 filmin hepsi birbirinden güzel ama elbette ki filmi izleyen herkesin yaptığı gibi kişisel favorilerimi listelemem farz, sonra eğer izlediyseniz pası size atmam da vacip oldu. 18 film içinden bir "Top 8" çıkardım kendime. Şöyle ki;
1- Sylvain Chomet'in pandomimcilerin hüzünlü öyküsünü anlattığı filmi.
2- Tom Tykwer'in kör bir genç ile kalburüstü bir aktrist adayının hikâyesini aktardığı filmi.
3- Göçmen bir zencinin platonik ve yürek burkan hikâyesini anlatan Oliver Schmitz'in filmi.
4- Vincenzo Natali'nin "Paris'te Vampirlerin Aşkı" temalı filmi :)
5- Isabel Coixet'in karısından metresi için boşanmayı düşünüp eşinin kanser olduğunu öğrenmesiyle ona yeniden aşık olan adamın öyküsünü yansıttığı filmi.
6- Gurinder Chadha'nin aşkın parçaladığı din ayrımını konu alan filmi.
7- Coen biraderlerin vazgeçilmez oyuncuları Steve Buscemi'yle destekledikleri ve metroda geçen komik film.
8- Ölen oğlunu Paris sokaklarında arayan annenin öyküsünü anlatan Nabuhiro Suwa'nın filmi...

NOT: Filmi izlediyseniz kendi favorilerinizi yazmanız hoşuma gidecektir. Hoşum nerede mi? Aşağıda "Yorum" yazısına tıkladıktan sonra giderken sağda, dönerken solda...

Bu da fragman;


EDİT: Bu yazı Ekşi Sözlük'teki çaylaklık sürecimde kullanılmak üzere bugün biraz kırpılmış ve şansımı denemek üzere sözlüğe girilmiştir. Hakkımızda hayırlısı :)

1 yorum:

gokciii dedi ki...

Filmi yeni izledim.Gerçekten iyi bir iş çıkarmışlar.Ben de favorilerimi yazayım:
1-Karısının kan kanseri olduğunu öğrenip ona yeniden aşık olan adamın hikayesi
2-Natalie Portman'ın oynadığı aktrisle kör gencin aşkını anlatan film.
3-Pandomimcilerin aşkı:)(Ne kadar da şirinlerdi)
4-Oscar wildin mezarında geçen film
5-Gus van sant'ın ruh eşi konulu,hani çocuğun "senle konuşmam gerektiğini hissettim:)" dediği film
6-Juliette Binoche'in oynadığı oğlunu kaybeden annenin hikayesinin anlatıldığı film(çok etkilendim gerçekten)
7-Fransız gencin müslüman kıza
yardım ettiği film

En beğenmediğimi de yazayım:Şu uzak doğulu kuaförle o kel adamın hikayesi.En olmasa da olur dediğim bölümdü.

Bir de Paris'te akşamlar ne güzel oluyormuş öyle.Filmi izlerken o sokaklarda akşam vakti yürüdüğümü hayal ettim:)