4 Mayıs 2009 Pazartesi

Pazartesi Notları #73

  • Birkaç gün önce sokağın tekine girdim, yürüyorum. Dört beş tane velet toplanmışlar, oynayacakları oyuna karar vermeye çalışıyorlar. Bir tanesi demesin mi "Soru soralım, bilemeyene girişelim" diye... Girişmek çocuk dilinde kavga etmek, dövüşmek anlamına geliyor. Bilmeyen için not düşelim.
  • Cumartesi akşamı Real Madrid'in Barcelona'yı konuk ettiği maçta Barcelona'nın oynadığı şey futbol mudur? O futbolsa bizdeki nedir?
  • Bu arada, "Mes que un club"...
  • Evet, bir Barcelona taraftarıyım.
  • Nasıl da yenip, şişirip, dolma yapıp, pişirdik?
  • Prison Break'ın yayınlanan son bölümü ile diziden uzun zaman sonra zevk aldım. Evet, işler sarpa sardı, tutarsızlıklar ve saçmalıklar diz boyu ama son bölümdeki şok da bir hayli iyiydi doğrusu. Kim bilir, belki de dizinin noktalanmasına birkaç bölüm kala duygusallaşmışımdır.
  • Supernatural'a başladım. Sanırım başlamam ile noktalamam bir olacak. Pek bir esprisi yok gibi. Ghost Whisperer izlerim daha iyi...
  • O değil de, Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız (Bkz; Galatasaray) üst üste ikinci defa Avrupa Şampiyonlar Ligi şampiyonu oldu. Bu uluslar arası arenada topladığımız kaçıncı kupa?
  • FM 2009'da Galatasaray ile dört sene üst üste şampiyonluk ve bir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğundan sonra misyonumu tamamladığımı düşünüyordum ki Barcelona'dan teklif geldi. Ulan, hayallerim gerçek mi oldu ne!
  • Çok spor dolu bu pazartesi sanki?
  • Bizim okulun sözlüğü açılmış; Sözlük Yeditepe. Seri eksi oy vereni şutluyorlar. Garip ki ne garip... Bir de bilgi yuvası demeye bin şahit ister!
  • Heroes de sezonu iyi noktaladı ha! Üç yıldır takip ediyorum, ilk defa bu kadar haz aldım. Tutarsızlıklar oluyor tabii ama Lost'da bile yok mu ki?
  • Alpay Erdem'in "Çocuğunu Dürbünle İzleyen Adam"ı yeniden çizmeye başlaması için kampanya başlatsak fena mı olur?
  • Devrim Arabaları yeniden girdi vizyona. Görmeyen için son fırsat bu, haber ola!
  • Birkaç sene evvel Kanal D'de yayınlanan Sağır Oda isimli bir dizi vardı. Bazen gariplikler dolardı bu diziye. Bir bölümünde kasa şifresi olarak "4, 8, 15, 16, 23 ve 42" rakamlarını kullanıp, aynı zamanda Lost izleyenleri dumur ettikleri gibi bir başka bölümde yakalanan bir ajana işkence için Ajdar'ın Çikita Muz adlı şarkısı dinletilmişti. Ne güzel İstanbul be!
  • Vedat Özdemiroğlu da çok yüce bir insan. Erdil Yaşaroğlu gibi...

3 yorum:

bilog dedi ki...

Şu "soru soralım, bilmeyene girişelim" olayı için bir fıkra vardı Hitler'in baş aktör olduğu. Çok sakıncalı oyun dövmek istediğime hayvani soru sorarım ben :)

sinem dedi ki...

"més que.." e'nin üzerinde tilde var. litfen dikkat edelim :)

devrim arabalarına bir daha giderim ki!

Anıl dedi ki...

sinem,

Cahilliğime ver artık :)