29 Aralık 2008 Pazartesi

Pazartesi Notları #58

  • Bu sözü söylemiş: "Sırf yabancı oyuncuların Noel'i için ligin 16. haftada kesilmesini anlamıyorum. Bu müslüman mahallesinde salyangoz satmaktır bana göre." Kim mi söylemiş, tabii ki Bülent Uygun. Nazarımda Ajdar birdir, bu iki... İkisini de gördüğüm yerde... Salyangozdan tiksinmem Bülent'ten tiksindiğim kadar.
  • Birileri evimi sormuş. İşte burası.
  • Kanal 7’de yayınlanan bir programda ölünün nasıl kefenlenmesi gerektiğinin uygulamalı olarak anlatıldığını duymuş muydunuz? En azından şimdi duydunuz. Konu mankeni temsili ölüden bahsetmiyorum bile... Akıl fikir...
  • Tükenmez kalemim tükendiğinde garip bir hüzün kaplar yüreğimi...
  • Ğ mi daha karizma yoksa W mi yoksa Q mu? Kim daha çok eksikliğini çekiyor, biz mi W ve Q’nun, gavur mu Ğ’nin?
  • “Ne diye hitap etsem ki? Fifti Bey desem olur mu ki?”
  • Beşiktaş’lı bir arkadaşım Yıldırım Demirören’e her seferinde ısrarla Tüpçü diyor ve ben her seferinde aynı sıfata gülmeden edemiyorum. Aynı arkadaş PES2009 oynarken Manchester United’li Brown’un ayağına geldiğinde “Eveeeet, top Kahverengi’de, Kahverengi bir çalıııım...” diyerek gaza geldikçe ben gülmekten kalemde golü görüyorum. Çok iyi yöntem, çoook!
  • Pamuklara sarılıp sarmalanmak istiyor bu deli gönül.
  • Ben hep mitoz bölünmenin hayaliyle yaşadım, biliyor musunuz? Mayoz da olur...
  • Japonya’da Kapital’i çizgi roman yapmışlar. Biz yaşamayalım ki bunun üstüne!
  • “Hüzün dolu geceler, buğulu pencereler...”
  • Rüya da görüyorum artık... Bir şeyi çok düşünürseniz görürmüşsünüz ya, o hesap işte benimkisi de...
  • Bulunduğum yere yakın üç tane camii var. Üçü de birbirine benden yakın... Hö? Ne dedim şimdi ben? Her neyse... Bir tanesinde ezan okunurken diğer ikisinde bir bekleyiştir gidiyor. Ezan bittiğinde sıradaki camii bayrağı devralıyor ve öteki bekleme haline devam ediyor. İkinci camii de ezan okuma işlemini nihayete erdirdiğinde olanı anlatmama gerek yok herhalde!
  • Feridun Hürel’in dersinden bir geçeyim, ah bir geçeyim, kendisi hakkında laflar hazırladım o durmadan laf sokup durduğu Ekşi Sözlük’te yayınlamak üzere... Ama tabii dereyi geçene kadar dayı diyeyim kendisine, budur makul olan.
  • 2002 Dünya Kupası’nın ardından Ümit Davala’ya özenenler furyasına ben de katılmıştım. Utanarak açıklıyorum... Ben de gizli saklı yoktur.
  • Antep fıstığı iyidir hoştur da tırnaklarımızın etle birleştiği yerleri hep yarar eder ya ben bu duruma çok sinirlerim. Daha fazla değil ama...
  • "Ne değiştirebildiğin, ne yardım edebildiğin, ne de terkedebildiğin bir kadını sevmenin ne demek olduğunu bilemezsiniz..."
  • “Olabildiğince uzağa git. Duraksamaların geçinceye kadar kal. Başka insanlar tanı. Bir süre otobüs duraklarında yaşa... Her türden insan geçer otobüs duraklarından ve evrenin her köşesinde bir otobüs durağı vardır...”
  • Artık benim de yapacağım bu gibi görünüyor.

Hiç yorum yok: