15 Nisan 2009 Çarşamba

Farkında Olmadan Hem de...

Konuk Yazar bölümü geç de olsa meyvelerini toplamaya başladı. Bir fincan kahveden çıkan 40 yıllık bir hatır hesabıdır bu belki, bilinmez. Birisi uzak diyarlarda nefes alıp verirken habersiz, bir başkası iç sesini üflüyor onun kulağına sessizce... Sıradaki parça Taylan Eren'den geliyor İzmirli bir güzel için... Şarkısının adı "Farkında Olmadan Hem de"...

-------------------------------------------------------------------------------------

"İçmişsin iki kadeh rakını, bir paket sigarayı ciğerlerine değil ruhuna çekmişsin sanki. Bekliyorsun hem de çok büyük umutla, ilerleyen bilimsel gelişmeler artık seni soğuk sokaklarda değil, sabahtan beri kendini hapsettiğin öğrenci evinin küçük odalarından birinde, altında ayaklarını ısıtmak için cızır cızır çalıştırdığın sobayla kavga halinde bulunan beyaz masa başında bekletiyor.
Oysa böyle miydi tam beş yıl önce, ilk mesajı atmıştım, sakallarım yeni siyaha boyanırken yine elimizde sigara vardı yine aramızda mesafeler vardı. Cevap bekliyordum sessiz sedasız.(!)
O kadar iyi hatırlıyorum ki mesajın geldiği an’ı ne yazdığını unutmuşum hanımefendinin. Sadece aramızda mesafeler vardı ve dediği gibi zordu. Her şey zordu.
Bekledim, bir yıl geçtiğinde aynı şehirde solumaya başladık havayı, sigaraya teslim olan ciğerlerim sıcak havanın baskısıyla alabildiği kadar alıyordu nefesini. Binaları aşıyor, trafikte takılmıyor, penceresi bile kapalı olsa girip alıyordu işte o nefesi...
Ruhsal yönden birlikte geçirdiğimiz bir yıl sonunda, fiziksel birlikteliği de savaşarak sağladım. Olmuştu işte, elini tutup sokaklarda dolaşamıyorduk belki akraba teröründen ama ufak kendi halinde pastanelerde tüm günümüzü içiyorduk büyük bir keyifle. Her kendini Türk hissedenin hayatında yer edinen o şehir karşıma çıkıverdi birden. Yine mesafeler girdi aramıza, kahvemizi ağız tadıyla içemeden falımıza baktı, ayrılık görüyordu büyük İstanbul kahini.
Öyle de oldu, ayrıldık işte, yürütemedik hiçbir şeyi. Hanımefendi İstanbul’a gelmediğini zannetse de hukuk fakültesinin çoğu zaman soğuk, bazı bazı sıcak amfilerinde benimle derse girdi, kimi zaman Boğaz'da vapurla dolaştı… Ada sahillerinde az mı bira içti. O benimleydi bünye bunu yeni yeni anlıyor, iteleyip uzaklaştırmaya çalıştığınız bütün duygular sizi yeniden buluyor işte.
Düşünceler duygularınızı, duygularınız tutumlarınızı, tutumlarınız davranışlarınızı belirliyor. Hem de büyük bir ses ile birlikte. Baktığın her köşe başında onu görüyorsun, alışverişte onun sevebileceği şeyleri almaya hep özen gösteriyorsun farkında olmadan. Araya giren her yabancı sıfatta onu aldatmamaya çalışıyor onu düşlüyorsun ama sen bilmiyorsun. Düşünceler, duygular ile tutumlar arasına giriveriyor gerçekler, davranış yine yolunu buluyor, seni istiyor işte, sadece seni. Sessiz sedasız(!) önüne bakıyor, hayatına onunla devam ediyorsun farkında olmadan hem de… Düşünüyorsun, "Belki" diyorsun; "Belki koluna en yakışan takı benim elimdir." "Belki sen belki ben" diyorsun. Susup cevabını bekliyorsun işte. Yine bekleyiş yine isyan yine intifada sensizliğe karşı başlatılan savaşta.

Yaşasın seni kazanabilmek için verdiğim onurlu mücadeleye!"

2 yorum:

Adsız dedi ki...

anladığımız kadarıyla seda(!)dünyanın en şanslı kadını.böyle bir yazıyı yazana da yazdırana da helal olsun.güzel aşkların varlığını bilmeye,duymaya ihtiyacımız var sanırım.teşekkürler seda,teşekkürler taylan

Adsız dedi ki...

haha,güleyim barii..