5 Ocak 2009 Pazartesi

Pazartesi Notları #59

  • Yürürken gözünüze kar tanesi kaçması...
  • Yaklaşık 2 haftadır İstanbul'da yağmur ve kar ara vermeden indiriyor. Ne güzel! Doğa keşke hep böyle yapsa...
  • Schopenhauer ne de güzel demiş "Kim ne derse desin, mutlu insanın en mutlu anı, uykuya daldığı andır ve mutsuz bir insanın en mutsuz anı, uykudan uyandığı andır. İnsan hayatı, bir tür hata olmalı." diyerek. Haydi sadece kendi adıma konuşmuş olayım...
  • İhsan Kalkavan Galatasaray'ın 2000 yılında kazandığı UEFA Kupası'nı Fethullah Gülen'in sayesinde almış olduğu iddia etti. Eğer bu gerçekse istemiyorum lan ben o kupayı :)
  • İlk başta inanmamıştım... Ancak olayın geçtiği ülke Türkiye olunca da şüpheyle yaklaşmadım değil. Fakat gerçekmiş efendim... İstanbul'da bir kümeste bulunan hayvancıklar hiçbir şeyden haberdar olmasalar da seçmen olarak kaydedilmişler. Boş durma ey hükümet! Deniz anası besliyorum bir tane, iki tane de kaplumbağam var... Haberin ola!
  • Bir nasırım eksikti, artık o da var. Hem de iki tane. Biri sol topuğumda, diğeri de sol ayak altında. Özellikle halı saha maçlarının ardından çok küfrettiriyor bana. Öyle böyle değil...
  • Bir de bandı varmış bunların!
  • Buradan sesleniyorum: "Can you feel it? Love is here. It has never been so clear"
  • Gecenin bir yarısı Domino's ya da Pizza Bulls'a dadanmaktan bir kurtulabilsem her şey çok daha güzel olacak sanki.
  • National Geographic Ocak 2009 sayısında yine yeni yeniden takvim veriyor. Geçen seneki kadar süslü püslü değil ama aralık ayındaki resim hapharika. Pekiştirmenin de kralını yaparım! Nasıl beklenir ki şimdi aralığa kadar!
  • Eğer ki yaşama bağlanıyorsam bunun sebeplerinden biri Steakhouse olsa gerek.
  • Tek başına çık. Moda sahilinde takıl. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin Kalamış'taki tesislerini yan yana gör, duygulan. Sonra atla vapura, git Beşiktaş'a. Oradan da dosdoğru Taksim. Orada yapacak şey çok zaten. Kilit nokta tek başına olmak!
  • "Hiçe açılan kapılar önündesin
    Çaresiz mutsuz yapayalnız
    Nasıl da bezgin bir haldesin
    Yaşamak bir düş gibi"
  • Ben yokum bir süre... Sadece blogları okumakla yetineceğim sanırım. Belki 3 gün, belki 3 hafta, belki de 3 ay... Üretmeyeceğim, üretilenleri takip edeceğim. Bünyeyi toparlamak, yaşama daha sıkı sarılmak lazım.
  • Sağlıcakla...

6 yorum:

sinem dedi ki...

ng takvimi süper evet, aralık da süper evet, ama favorim haziran.

göze kar kaçmasından daha güzel bişe varsa, o da yağmurda yürürken bir damlnın şıp diye dudağa konmasıdır. o kadar buz gibi oluyor ki, dudak uyuşuyor resmen. evet cumartesi oldu bana :)

bilog dedi ki...

Ne takvimmiş yahu, ben de alayım bari :)

3 vakte kadar dön.

Anıl dedi ki...

sinem;

şimdi tekrar baktım da, evet, haziran da güzelmiş. Görmesini bilmek gerekiyormuş demek ki... Ne dedim ben şimdi?

bilog;

al, al, AL! :)

alice hanım dedi ki...

tek başınalığın izmir versiyonunda da: feribota bin, martılara gevrek at, rüzgâr ölesiye eserken güvertede kendini hafifce öne bırak sen de süzül bir martı misâli, bostanlı sahilinde takıl,çılgın'da %100 et döner, edem'de waffle ye, sonra yürü Karşıyaka'ya ordan belki vapurla konak-kemeraltına, iç tarihi kızlarağası hanının ortasında bir orta kahve,mutlu ol kendinle, her yalnız gezide farklı bir türlü güzellik var,anlayana...
elinize sağlık

comicoserio dedi ki...

ulan anıl sanki resmen içine dogmus ha Belki 3 gün, belki 3 hafta, belki de 3 ay... sen gelde su pazartesi notlarını tekrar okuyalım yaa :D
yada ver bana ben yazayım:D

Adsız dedi ki...

pazartesi notlarını özledik harbiden:)geliversen de bi yazıversen diyorum 3 hafta olmadan..(ya da oldu mu?)dört gözle bekliyoruz..öksüz kalmasın blog:)