"Hayat futbola fena halde benzer. Futbol şahsi beceri gerektirir ama aslında toplu oynanan, yani insanların bir takım halinde oynadıkları bir oyundur. Hayat da öyle değil mi? İstediğin kadar yenetekli ol, iyi bir takımın yoksa kaybedersin. Evet, kaybedersin."
Bu söz çok doğrudur. Her ne kadar bayanlar bu cümlelerin anlamını çıkarmakta zorlansalar da biz erkekler için bu böyledir. Hepimiz futboldan çok anlarız. En azından öyle olduğumuzu sanırız. Kendimizi futbol proferörü olarak görürüz. Başka kimse biz kadar iyi bilemez futbolu, dolayısıyla hayatı. Hayat futboldur bizler için. Olmazsa olmazımızdır bizim. O olmazsa biz de olmayız belki de. Futbol demek aile demek. Futbol demek arkadaşlık demek. Futbol demek karşılıksız aşk demek. Futbol demek bilinen tüm tabuları yıkmak demek. Futbol demek nefes alıp vermek demek. Futbol demek bir takıma gönül vermek, onun uğruna savaşmak, tanımadığın binlerce insanla kucaklaşmaktır. En nihayetinde futbol sübjektif olmaktır. Zaten hayat da öyle değil midir? Hayatı objektif olarak yaşayan kaç insan vardır? İlla ki tutulan bir taraf vardır...
1998 yılındayız... Serdar Akar ve Kudret Sabancı bir sinema şirketi kurmaya karar verdiler. Kurdular da... Adı bile önceden belliydi şirketin; Yeni Sinemacılar. Amaçları da çok açıktı aslında. 1970'lerde yaşanan Arzu Film furyasının ardından 1980'lerde büyük düşüş yaşayan ve durumunu 90'larda da pek düzeltemeyen Türk sinemasına farklı bir soluk kazandırmaktı. Kanımca bunu da başardılar. Gemide, Azize, Takva gibi yapımlarla bu görüşümü kanıtladıklarını da düşünüyorum. 2000 yılında yine bu akımın öncülerinden Serdar Akar'ın yönetmenliğinde çekilen Dar Alanda Kısa Paslaşmalar da izleyen Avrupalı ya da Amerikalı sinemasevere "Bu filmi Türkler mi yapmış?" dedirtecek kadar başarılı bir yapım.
Filmde hayallerinin peşinden gidecek yüreğe sahip olanların hikâyesine tanıklık ediyoruz. 1982 yılının Bursa'sındayız. Darbe sonrası Türkiye'de esen değişim rüzgârlarına kendi kaptırmayıp, sürüklenmekten kurtulmak isteyen insanların mücadelesi anlatılıyor bize. Esnafspor Bursa'da mahalli liglerde mücadele eden bir futbol takımıdır. Her sene ligi orta sıralarda tamamlamaya alışmış takımın profesyonellik hayali kuran futbolcuları vardır. Bunun tek yolu da şampiyon olmaktan geçmektedir. Esnafsporlu futbolcuların mahallenin temiz insanlarına bu mutluluğu tattırmak için çıktıkları zaman zaman güldüren, zaman zaman ağlatan yolculukları filmin başlama vuruşu ile birlikte start alır. Yukarıda yazdıklarımdan filmin tamamıyla futbol zemini üzerine oturtulmuş olduğu kanısına varılmasın. Çünkü anlatılmak istenilenler için belirlenen tema futbol olsa da filmi anlamak için kesinlikle futbol bilmeye gerek yoktur.
Filmin oyuncu kadrosunda ise son dönem Türk sinemasının önemli isimlerine rastlamak insanı mutlu ediyor. Bir kere Yeni Sinemacılar'ın vazgeçilmez ismi Erkan Can'ı takımın kalecisi Torba Suat rolünde izliyoruz. Bu ismin dışında kanımca filmin en önemli performansında imzası bulunan ve geçtiğimiz ay kaybettiğimiz Savaş Dinçel'i mahallenin ağabeyi Hacı rolünde görüyoruz. Diğer oyuncuların isimlerini de şöyle sıralayalım; Müjde Ar, Rafet El Roman ve Uğur Polat gibi isimleri görüyoruz. Tüm bu isimlerin dışında filmde figüran olarak ünlü futbolcular Tanju Çolak, Rıdvan Dilmen, Cüneyt Tanman ve Rıza Çalımbay'ı izlemek mümkün.
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar bir sinema filmi olmaktan çok bir edebiyat eserine benzer. İzleyeni kendine çeker. Daha önce de belirttiğim gibi futbolun farklı bir yönünü yansıtır izleyiciye. Çünkü biliriz ki futbol asla sadece futbol değildir.
Yeni düşman ‘wokizm’
-
ABD’de Demokratlar seçim yenilgisinin nedenlerini araştırıyor. *Sınıftan
kopmak, “Wokizm”* (*“woke”* savları savunmak) önde gelen nedenler
arasında. ...
1 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder