10 Ağustos 2009 Pazartesi

La Stanza del Figlio

Koskoca şehirde herkes kendi hayatını yaşarken, ne bileyim, gülüp eğlenirken illa ki uzaklara boş boş bakıp, mantık arayan birileri bulunur. Garip bir hüzün vardır üzerlerinde... Çaresizlik bir de... Çaresizlik demişken, var mıdır acaba bu dünyada insanı karanlıkta çırılçıplak ve bir başına bırakan başka bir duygu? Bir şeyleri değiştirmek istersiniz. Mesela zamanla oynamak, kim bilir? Yelkovanı parmakla geriye itmek küçük bir oyundan ibaret olmasa keşke! Geçmişe bakıldığında çoğu kez görülen pişmanlıktır. Bu pişmanlıkların getirisidir çaresizlikler. Zamanı ertelemek ile üzerimize çöken ölüm sessizliği arasında ne gibi bir bağdır?
Küçük bir İtalyan kabasına götürüyor bizi La Stanza del Figlio. Dört kişilik bir çekirdek aile... Psikoterapist bir baba, duygusal bir anne, basketbolun peşinden koşturan bir kız ve sualtında farklı bir dünya bulan oğul Andrea. Baba Giovanni mesleğinde pek iddialı olmasa da hastaları için vazgeçilmezdir. Tüm gününü hastalarına ayırdığı için ailesine ancak pazar günlerini birlikte olabilmektedir. Yine bir pazar günü ailecek yapılan mutlu bir kahvaltının ardından oğlu Andrea ile koşuya çıkmak ister. Andrea arkadaşları ile dalışa gidecek olmasına rağmen babasının bu isteğini kırmaz. Fakat çalan bir telefon Giovanni'nin hastalarından biriyle acilen görüşmesi gerektiğini işaret eder. Baba ve oğul koşuyu bir hafta sonra ertelerler. Giovanni hastasının yanına, Andrea ise arkadaşlarıyla dalışa gider. Geriye dönmeyecektir...
Ödüllü İtalyan yönetmen ve oyuncu Nanni Moretti'nin 2001 yılında yazıp, yönetip, üstüne oyunculuğuyla da katkıda bulunduğu bir film Oğul Odası. Film İtalya'da ve Avrupa'da o kadar başarılı bulundu ki nihayetinde aynı yıl Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'yi kucakladı. Moretti, Oğul Odası'nda duygu sömürüsüne başvurmadan hayatın içinden, kaçınılmaz sona atıfta bulunan bir drama imza atıyor. Oğlunu kaybeden bir babanın yaşadığı iç hesaplaşmalar, oğlunun sonuna farkında olmadan zemin hazırlayan hastası ile yüzleştiği sahnelerde çok daha belirginleşiyor. İnsanların iyi hissetmesi için tavsiyelerde bulunan adam en sonunda kendine bile söz geçiremeyecek bir hale geliyor. Zaman artık eskisi gibi akmaz onun için... Bu yüzden teypte çalan müziği istediğimiz gibi ileri ya da geri sarmaya benzemiyor hayat.
Cannes'de elde ettiği büyük başarıya rağmen bir başyapıt değil La Stanza del Figlio. Yine de filmin süresinin uzun tutulmaması, verilmek istenilenin kısa zamanda verilmesi ve tabii ki beklenmedik finali ile izleyeni çekmeyi biliyor. Zamanı ertelememenin gerekliliği üzerine, ateşin gerçekten düştüğü yeri yakıyor oluşunu derin bir ölüm sessizliği ile aktarıyor Oğul Odası.

Hiç yorum yok: