12 Haziran 2009 Cuma

Historias Mînimas

Mutlu olmayı kim istemez? Bu da soru mu canım? İstemeyen elbette ki yoktur ama önemli olan ona nasıl ulaşılacağıdır. Mutluluk amacımız ise bu uğurdaki aracımız ne olmalıdır? "Aileler Yarışıyor" adında bir yarışma vardı, hatırlarsınız. Programın sunucusu yönelteceği her sorudan önce şöyle bir kelam ederdi: "100 kişiye sorduk, 5 popüler cevap arıyoruz..." Şimdi ben sokağa çıksam, 100 kişiye kendilerini neyin mutlu edebileceğini sorsam, büyük ihtimalle 95'inin bulutların üzerinde gezdiğini göreceğim, "Peki" deyip sırtımı döneceğim. Hayat artık oldu işte, nasıl bu hale geldik bilemiyorum ama en sıradan insanın bile gökdelenin en üst katını hedeflediğini biliyorum mutluluk için. Bir Neşeli Günler vardı insanların küçük şeylerle mutlu olduğu, bir de Gülen Gözler... Hoş, her ikisi de filmdi. İnsanlar artık tutunacakları dal olarak gözlerinin önündeki şeyleri bellemiyorlar. Öyle ya, her sabah şakıyarak bize bir şeyler anlatmaya çalışan kuşun aslında ne kadar büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu anlayabilmemiz için açık unuttuğumuz kafes kapağından çıkıp, pencereden süzülmesi gerekmektedir.
Öykümüz Patagonya'da geçiyor. Kaybettiği köpeğinin peşinden 300 kilometrelik bir yola tek başına adım atan 80 yaşındaki Don Justo'nun, bir yarışma programından tam otomatik mikser kazanan fakat evinde elektriği dahi olmayan Flores'in ve etkilemek istediği kadının çocuğuna doğum günü pastası yaptıran ancak ayrıntılar denizinde çırpınan seyyar satıcı Roberto'nun yolu Patagonya'nın çorak arazilerinde kesişiyor. Yüzlerine tebessüm kondurabilmek için bir köpeğin, bir pastanın ve bir mikserin yeterli olabileceği insanlar sırtında taşıyor bu öyküyü.
Ülkemizde Arjantin Hikâyeleri adıyla yayınlanmış filmin yönetmeni Bombon: El perro'dan aşina olduğumuz bir isim; Carlos Sorin. El perro'da olduğu gibi Patagonya'da geçen bir hikâye Historias mînimas da. Film 2002 yılında San Sebastian Film Festivali'nden üç ödül ile dönmeyi başardı. Her ne kadar yönetmen Sorin iddiasız bir film çektiğini belirtse de birçok film festivalinde jüri kendisinin çok mütevazı olmalı.
Filmin oyuncularının neredeyse tamamı amatör oyuncular. Bunun farkına filmi izlerken bile varabiliyorsunuz. Öyle ki bazı sahnelerdeki oyunculuklar gerçekten izleyeni rahatsız edecek kadar kötü. Fakat filmi taşıyan karakterlerin performansları ise dudak uçuklatacan cinsten. Belli bir oyunculuk geçmişi olan tek isim Roberto rolündeki Javier Lombardo. 80'lik Don Justo'yu oynayan Antonio Benedicti'yi ise dedem olarak kabul etmek istiyorum. O kadar sevimli bir adam ki bu... Yolumuzu Arjantin'e düşürmek farz oldu.
Arjantin Hikâyeleri 87 dakika süren bir yapım. Hayatları yokuş aşağı yuvarlanmakta olan fakat doğru yerde frenlemeyi bilen üç insanın öyküsü... Yola adımınızı attığınızda önünüzdeki dağlar, tepeler, ovalar, ağaçlar sizindir; yalnız değilsinizdir yani. Ve üç yıl önce sizi terk eden köpeğiniz yeniden mutlu olabilmek için bir şanstır belki de önünüzdeki... Evet, küçük şeyler önemlidir ve en popüler cevap da budur.

Hiç yorum yok: